Oscar ödülleri, dün gece yapılan törenle sahiplerini buldu, sevgili okuyucu; günlerdir haberlere konu olan ödüller, yine sirk çağrışımlı bir törenle dağıtıldı. (Kim ne giymiş? İşte bütün mesele bu, anladığım kadarıyla.) İki dalda aday olan Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın eli boş dönerken Woody Allen, Paris'te Geceyarısı ile En İyi Özgün Senaryo ödülünü kaptı. Aday olan filmlerin pek çoğu ülkemizde vizyona girmeye 'layık' görülmediğinden (kalite hiçbir şeydir, gişe her şey, unutmamak gerek, ölçüt bu), malum kanalları takip edip izlemediğiniz sürece karanlıkta kalmaya mahkumsunuz, o ayrı konu. Öte yandan efsane mi değil mi bilinmez, ancak bir pop şarkıcısının bu sene ödüllerin çoğunu alan The Artist adlı filme girdiği ve beğenmeyip çıkarak parasını geri aldığı konulu haberler dolanıyor - ne diyelim, doğruysa, parayı ödeyen gişe memuruna 'tüketici' haklarına yeni bir boyut kazandırdığı için madalya takmak gerek. Her neyse, ne diyorduk, Woody Allen'ın En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar'ı aldığını söylüyorduk - ustanın Eğrisi Doğrusu adlı kitabındaki Yirmili Yıllardan Bir Anı ile Yan Etkiler'den Kugelmass Olayı'nı bir okuyun, Paris'te Geceyarısı'nın 1970'lerde yazılmış bu kısa metinler ile beslenip beslenmediğine sizler karar verin. Eski bir yazıda pasajlar vermişiz; buyrun, Yirmili Yıllardan Bir Anı ve Kugelmass Olayı.
Allen, yılın en iyi filminin A Seperation olduğunu düşündüğünü ve ödül töreni ve türevi organizasyonlara katılmaktan hoşlanmadığını belirtmiş bu arada, ne diyelim, Allen'ın kırmızı halıda poz vermeye ihtiyacı yok, orası kesin.
Güneşli pazartesiler dileriz.
Başlık neden sirk? Benim aklıma kırmızı halıyı getirdi açıkçası. sirk=kırmızı halı.
YanıtlaSilBir de Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın o kadar güzeldi ki filmi izlemeye korkuyorum. İzlemeyeceğim de sanırım...
Doğru tahmin :)
YanıtlaSil