Haftaya Bilinmeyen ve David Bowie temalı bir yazıyla merhaba dedik; bugünlerde çok konuşulan bir başka kitap ve yazarıyla, Life (Hayat) ve Keith Richards ile devam ediyoruz. Life, Keith Richards'ın bu yıl büyük ilgi gören ve edebi çevrelerce de yüceltilen, şahane biyografisi; Richards, Life ile tüm sene sonu edebiyat listelerini altüst ettiği gibi rockstarların klişeleşmiş "hayat" anlatılarında da çıtayı yükselten, sarsıcı bir metin ortaya koymuş. Kitabın orijinali İstanbul'da İngilizce kitap satan kitapçılarda şimdilik tükenmiş ve Ocak ortasına değin gelecek gibi görünmüyor, ama meraklananlar Bir+Bir dergisi Kasım-Aralık sayısına bir göz atıp Yücel Göktürk'ün kitabın orijinalinden derlediği yazıyı inceleyebilirler. Bize sorarsanız, Keith Richards'dan yazar mı olurmuş demeyin ve çağın en önemli müzik adamlarından birinin kelimelerine bir şans verin. Bir+Bir'deki yazıda şöyle diyor Richards:
"İmaj uzun bir gölge. Güneş battığında bile sürüyor. Beni imajine ettiler, beni imal ettiler. O halk yarattı bu halk kahramanını. Sağ olsunlar. Bir halk kahramanı söz konusuysa, ortada o şahıs için yazılmış bir senaryo vardır ve o şahsın senaryonun hakkını vermesi gerekir. Ben, elimden gelenin en iyisini yaptım."
22 Aralık 2010 Çarşamba
Hayat!
1 Ekim 2010 Cuma
Bilinmeyen
Ekim ayı kitaplarının son hazırlıkları tüm hızıyla sürerken hatırlatalım, önce Woody Allen'ın Eğrisi Doğrusu ardından Etgar Keret'in Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü ve Joshua Ferris'in Bilinmeyen'i raflara düşecek. Ferris, bu blogda zaman zaman bahsettiğimiz, genç ve parlak bir yazar; New Yorker onu geleceğe yön verecek yazarlar arasında sayıyor, ilk kitabı Ve İşimiz Bitti ise yayımlandığı yıl pek çok ödüle aday gösterilmekle beraber The New York Times'ın Yılın En İyi Romanları sıralamasında ilk beşte yer almıştı - ki bu, ilk romanını yayımlamış bir yazar için ayrıca önemli. Yeni kuşağın en özgün ve yetenekli kalemlerinden biri sayılan Ferris'in yeni romanı Bilinmeyen, yazarın olgunlaştığının ve çağdaş edebiyatın ağır topları arasına şimdiden kurulmaya niyetlendiğinin göstergesi. Ferris, ilk romanı Ve İşimiz Bitti'yi bir ara çekmeceye tıkıp yakmayı düşündüğünü belirtmiş ve şunları söylemiş:
"Ne yazmak istediğimi biliyordum ama doğru sesi bulamamıştım. Sonra bir gece ilk iki cümle aklıma düşüverdi. Kalktım ve yazmaya koyuldum. Sesi kafamda duyabilmek muhteşem bir duyguydu ama korkutucuydu da, hepsini sayfalara dökemeden bir arabanın altında kalıp öleceğimden emindim. Öyle ki o ara yürüyüşe çıkmayı ve markete gitmeyi bile bıraktım ve eve sürekli dışarıdan yemek söyler oldum - beni öldürme olasılıkları bir arabanınkinden daha yüksek olan yemekler. (...) İşimi seviyorum ben. Yazmaya bir gün ara versem huzursuzluğa gark oluyorum."
Bilinmeyen'de Ferris, tanısı konulamayan bir hastalığın pençesinde hayatı giderek tuhaflaşan bir adamın öyküsünü anlatırken yine bizlerin hayatlarına ve hayata dair hiç sorgulamadan kabullendiğimiz pek çok şeye yöneltiyor oklarını. Ve İşimiz Bitti'deki ironinin yerini, bu kez derin bir hüzün kaplıyor. Varoluşun sefaleti mi desem, günümüz insanının çıkmazları mı bilemiyorum. Kafa yormaya değer.
Resimde efsane sanatçı Jackson Pollock büyük bir ciddiyetle resmi üzerinde çalışıyor. Günler, haftalar, aylar geçiyor ve insanın işi çalıştıkça -beklenenin aksine- çoğalıyor. Bilinmeyenlere inat, kendimizi bilerek yaşayabilmemiz dileklerimizle...
19 Şubat 2010 Cuma
Hayatın Anlamı - Sadece 9,90'a!

Geçtiğimiz aylarda Samir El Youssef ile ortak çalışması Gazze Blues'u yayımladığımız Etgar Keret; genç, üretken ve çok yönlü bir yazar. Kneller's Happy Campers isimli kısa öyküsünden uyarlanmış olan Bilekkesenler (Wristcutters: A Love Story) filmi 2007'de İf kapsamında ülkemizde gösterilmiş ve oldukça ilgi görmüştü ve tesadüfen izlediğim film benim de bu parlak yazarla tanışmama vesile olmuştu. Bilekkesenler, sadece intihar edenlerin gittiği bir "öbür dünya"yı ironik ve çarpıcı bir biçimde resmeden ve gerek Tom Waits'i de barındıran oyuncu kadrosu, gerek hikâyenin çarpıcılığıyla seyirciyi etkisi altına alan şahane bir film bu arada. Bilekkesenler'in ardından birkaç yıl geçmeden Etgar Keret öykülerinden farklı bir uyarlama sinemada yeniden karşımızda bu sene. Gazze Blues'da yer alan Sadece 9,90'a (Vergi ve Posta Ücreti İçinde) isimli öyküsü, bu kez de stop motion animasyon tekniğiyle beyaz perdeye aktarılmış. Büyük ilgi gören filmin ardından, Village Voice İsrail'in Woody Allen'ı olarak nitelemiş Keret'i. Özellikle Batı'da kültürel tüketime sunulan kitap, film benzeri şeylere yönelik sık rastladığımız bir eğilim bu; izleyiciye/okura yeni bir figürü paralellikler kurulabilecek bilinen birinin referansı ile sunmak. Woody Allen bir yana, Keret'in çarpıcılığının özünde bu genç adamın kendine has bir dili ve anlatım tekniği olması yatıyor ki herhangi bir benzetmeyi kaldırmayacak denli kendine özgü bir yazar olduğunu düşünüyorum. Neyse... Sadece 9.90'a, gazete gördüğü ve hayatın anlamını açıkladığını iddia eden kitapçığı temin eden Nahum'un -haliyle- hayatın anlamını öğrenmesi ve ardından olanlar hakkında. Keret'in sesi bangır bangır, sayfalardan çağlıyor; kısa öykülerinin nabız atışlarını duyuyorsunuz okurken. İroni ve hüzünle perdelenmiş ve çoğu acı mizah yüklü Keret öykülerini radarınıza aldıysanız eğer, filmlerini de izlemenizi tavsiye ederiz. Bugünlerde bağımsız sinemacıların gündeminde olan Keret hakkında daha çok konuşacağa benzeriz.
Nahum tesadüfen gördü ilanı, günlük burçla seks oyuncaklarının arasında bir yerlerde. “Hayatın anlamını hiç merak ettiniz mi?” diye soruyordu ilan. “Neden var olduğumuzu hiç merak ettiniz mi?” Ve sorunun cevabını verme iddiasıyla devam ediyordu: “Bu zor sorunun cevabı parmaklarınızın ucunda, küçük ama inanılmaz bir kitapçıkta. Yalın ve anlaşılır bir dille dünyaya gelişinizin nedeni size anlatılacak. Birinci sınıf kâğıda basılmış, aydınlatıcı ve soluk kesici fotoğraflarla bezenmiş bu kitapçık harikulâde ambalajıyla sadece 9.90’a adresinize postalanır!” Elindeki kitapçığı okurken kendi kendine gülümseyen gözlüklü bir adamın fotoğrafı vardı ilanın altında. Adamın başının üzerinde, düşünce balonunun olması gerektiği yerde, kalın harflerle, “Bu kitapçık hayatınızı değiştirecek!” yazıyordu. Nahum ilandaki fotoğraftan oldukça etkilenmişti. Adam gayet mutlu görünüyordu, geniş omuzları hayranlık uyandırıcıydı. “Yeni ve geliştirilmiş formülümüzle günde sadece otuz saniye çalışarak Herkül gibi bir vücuda sahip olabilirsiniz, sadece 19.90’a! (Vergi ve Posta Ücreti İçinde)” ilanındaki güçlü adamı andırıyordu. Ona hayatın anlamını sunduklarını düşündükçe... Üstelik yarı fiyatına.
(Gazze Blues, Etgar Keret & Samir El Youssef. Çeviren: Avi Pardo)