Ne tuhaf, bir uyku hapı, yıkabilir evreni ve kurabilir kaosu.*
Uyan, doğrul ve harekete geç, geceyi, uykunun kalıntılarını ardında bırak... Yaşamı anlamlandırmak için türlü anlatılara sığınan insan, rüyalarını anlamlandırmada daha çekingendir çünkü rüyanın sınırsızlığı, tıpkı ölüm gibi, huzursuzluk vericidir; hani derler ya, uyku, ölümün kardeşidir. Avustralya yerlileri, hangi farklı alt gruba ait olurlarsa olsunlar, yaratılış öykülerine Rüya Zamanı adını verirler. Rüyayı gören belli biri yoktur, yaratılıştır rüyanın kendisi. Venezuela'nın Makiritare yerlileri yaratılış inancına göre; kadın ve erkek, rüyalarında Tanrı'nın onları rüyasında gördüğünü görmüştür. Yerlilerin yaşantılarına ancak kitap sayfaları ve belgeseller ile tanık olan bizlerin ise pek çok açıklaması, pek çok teorisi vardır; uyku ve rüya, güzelce haritalandırılır, açıklanır, nörolojik süreçlere indirgenir. Hiçbir açıklama, hiçbir teori, gece uyandığınızda nefesinizi kesen kabusun bıraktığı izleri kolay kolay silemez ama; ister Avustralya'da ister Venezuela'da olsun, rüyalar iz bırakır.
Adorno, 'Rüya ölüm gibi siyahtır,' diyor. Sizin rüyalarınızın renkleri var mı? Ya sizin Rüya Zamanınız, nasıl geçiyor?
(Görsel, Salvador Dali, Hitchcock'un Spellbound filmi için çizim.* Jorge Luis Borges, Düş. Şifre adlı kitabında yer alıyor. Çeviren: Yıldız Ersoy Canpolat.)
Gördüğümüz rüya ister bir kabus isterse mutlu bir an olsun uyandığımızda bir an ya da uzun bir süre gerçek dünyayla rüya arasında gidip geliriz. O an hangisinin gerçek olduğunu anlamaya çalışır ya da hangisinin gerçek olmasını istersek o an da kalmak isteriz. Kabustan uyandığımızda bir an önce kalkıp elimizi yüzümüzü yıkamak, eğer güzel bir rüya görüyorsak, uyanmamıza/uyandırılmamıza rağmen ısrarla o anda kalmak isteriz. O an yaşamak istediğimiz gerçeklik her ne kadar rüya olsa da gerçek dünyaya dönmek zorundayız.
YanıtlaSilÇok az rüya gören bir insan olduğumdan, kabus bile olsa rüya zamanlarım çok değerlidir. Soluk soluğa uyanmak bile hiç rüya görmemekten iyidir diye düşünüyorum.
Gördüğü bir rüyayla hayatının akışını değiştiren biri olarak rüya görmenin büyük bir nimet olduğunu düşünüyorum. Çünkü bana göre rüyalar, gerçek hayatın aksine insanın kendini kısıtlamadığı, hatta kimi zaman müdahale edilebilir olan alternatif bir evrendir. İkinci yaşam şansıdır. Çoğu zaman yaratıcılığımın esas kaynağıdır rüyalarım. İlk yazdığım öykünün çıkış noktasıdır. Rüyalarımın rengiyse mavi...
YanıtlaSilBir kere lisede hangi renk olmak istersin diye bir soru sorulmuştu İngilizce dersinde, istemem renk falan olmak şeffaf olsun demiştim; hâlâ da dalga geçerler benimle. :) Yok rüyalarımın rengi benim. Gördüğümü bile sanmıyorum, biliyorum bir şeyler hissediyorum ama görüyor muyum acaba?
YanıtlaSilRüya insanoğluna bahşedilen en güzel şeylerden biri sanırım. İnsan rüyalarda, dünyada olmadığı kadar mutlu, ölüp gitmiş dostlarını bir daha görebilecek onlarla konuşabilecek kadar bahtiyardır. Aynı zamanda hiç olamayacak kadar korkak, çaresiz ve perişan durumdadır. Hangisi olursa olsun dünyamıza açılan bir pencere. Eskiler her ne kadar "Korkulu düş görmektense uyanık kalmak iyidir." dese de rüya görmek iyidir.
YanıtlaSilYıllar önce rüyanın yapıldığı maddeyi düşünmüştüm öylesine, kafa yorup arkadaşlara tartıştığımız bile olmuştu. Ruh denilen “şey” eğer varsa, rüya da ölümün yarısıysa rüyaların hammaddesinin içindekiler kısmında ruhu görmek aşikârdır, demiştik. Ama ya yoksa?
YanıtlaSilRüyanın rengini ise adını tam koyamadığım flu bir objeninkiyle özleştiriyoruz. Hani kışın dışarıda kar sonrası çamura bürünmüş bir sokak vardır da cama doğru nefes alırsın ve buğulanır bir anda her yer. İşte tam da o renk.
Uyku bir muamma hem de çözülmesi çok zor olan bir muammadır.Kimi zamn geçmişe kimi zaman da geleceğe açılan bir pencere.O pencereler içinde görmek istediğimiz veya istemediğimiz rüyalar vardır.Bizler de o pencereden ansızın gelip geçen fotoğraflarla bir dünya kurmaya çalışırız.Yukarıdaki yazıda belirtildiği gibi her rüya geçmişe bırakılmış bir iz'dir.Kim uyanık kalmak ister bu izlerde dolaşmak için kim uyanmak istemez o izleri bırakmak için...
YanıtlaSilUzun süredir rüyalarımda insanlar benim bilmediğim veya unuttuğum bir dilde konuşuyorlar. Onları anlıyorum fakat hiçbirine cevap veremiyorum (ingilizce değil, ingilizceyi gerçek hayatta bile anlamıyorum). Kimse rüyasında, gerçek hayatta görmediği şeyleri görmez diye başlayan, bunu uzun ve derin psikanalitik çözümlemelerle destekleyen bir yazı okumuştum. Rüyaların birinde aklımda kalan bir kelimeyi uyanır uyanmaz anneme söyledim. Biraz düzeltti ve anlamının "bana ekmek ver" olduğunu söyledi. Hangi dil olduğunu sormama mahal vermeden beni ekmek almaya yolladı. Hafiften uyanır gibi oldum; annem uzunun yıllar önce, bir laz köyünde yaşarken de aynısını yapardı.
YanıtlaSil9.614-Dünyanın sonu düşü: Hayvanların çılgınca tek bir yöne doğru kaçışmasını, yakın zamanda adı dillere pelesenk olan tsunami habercisi olarak nitelendirdiler rüyamda. Yüksek bir yere kaçma fikri o an için ilk akla gelendi fakat bir babil kulesi yaratabilmiş olmam muhtemelen çaresizlik halindeki hayal gücümün sınırlarıyla alakalıydı. Tanrı'ya ulaşabilme niyeti gütmeden sonuna kadar tırmandım. Zaten üzerimize gelen dalgalar Tanrı'ya ulaşamamışsa hiç bir kule Tanrı'ya ulaşamazdı. Birinin "o dalgaların buraya gelmesi 10 dakika sürer" dediğini duydum. Panik içerisindeki insanlar ölümü sessizce kabullendiklerinde tek telaşa kapılan bendim. Hiç bir rüya 10 dakika sürmezdi ve ben saatlerdir bu kuleye tırmanıyordum.
YanıtlaSilKeşke insanlar Tanrı'yı görmek istemeselerdi de hala aynı dili konuşuyor olsaydık. Hem ben de böyle bir rüya görmemiş olurdum.
Bırakılan yorumlara teşekkürler, adreslerinizi info@sirenyayinlari.com'a bekliyoruz.
YanıtlaSilKitap elimize ulaştı çok teşekkürler. Elimdeki kitap biter bitmez okuyacağım
SilSahiden gerçekten hepimiz mi? :)
YanıtlaSilTeşekkürler Siren Yayınları.
YanıtlaSilEvet, yazıya yorum bırakmış olan tüm takipçiler adreslerini gönderdikleri takdirde kitaba kavuşacak.
YanıtlaSilTek kelimeyle harikasınız.
YanıtlaSilBen zaten soruma cevap almadan göndermiştim adresimi. Yüzsüzlük diz boyu. Çok teşekkürler. :)
YanıtlaSil"yüzsüzlük diz boyu" durumunu yaşayan biri de benim sanırım :) yeniden teşekkürler.
YanıtlaSilben vahşi şeyler kitabını kazandığım için buraya yorum yapmamaya karar vermiştim,arkadaşların kazanma ihtimalini azaltmamak için:)ama oldu mu şimdi bu :D herkese hayırlı olsun:)
YanıtlaSilteşekkür ederim ali cenaplığınız için...Dört gözle bekliyorum kitabı
YanıtlaSilyunus yıldırım
“Bir rüya anlat, bir okuyucu kaybet.” -Henry James
YanıtlaSil