5 Aralık 2008 Cuma

Woody Allen ve yeni "mizah"

Tüketerek yaşıyoruz. Korkutucu aslında, ama kullan-at ekseninde dönüyor hayatlarımız. Kayboluyoruz. Kaybettiklerimizi aramayı aklımıza getirmeden, yenisini, iyisini, kolayını istiyoruz.

Eksilerek yaşıyoruz.

Woody Allen'ın Sırf Anarşi'si yazarın yirmi yıllık bir aradan sonra yazdığı denemeleri bir araya getirdiği bir kitap. Çok yönlü bir yazar Woody Allen; hem yönetmen, hem oyuncu, hem müzisyen, hem de komedyen. Kendi üzerinden yarattığı, New York'lu, entelektüel, nörotik erkek personasının ötesinde, filmlerinde de denemelerinde de toplumsal eleştirilerini ustaca ve zekice kurgulayan bir sanatçı.

Eksilmektense çoğalmayı; filmleri, denemeleri ve öyküleriyle kendi çıkış noktasına takılıp kalmaktansa daha rafine ve daha keskin mesajlar vermeyi seçmiş Allen. Maç Sayısı'nı ya da Cassandra'nın Rüyası'nı gördüyseniz, Aşk ve Ölüm'den ya da Annie Hall'dan bu yana sanatçının gelişimini takip etmiş, daha doğrusu bu gelişimle beraber sanatçının kaygılarını, dünyaya bakışını ve olaylara yaklaşım tercihlerinin değişim ve dönüşüm noktalarını değerlendirebilmişsinizdir. Allen'ın sık sık konu ettiği kadın erkek ilişkileri örneğin; Hannah ve Kızkardeşleri'nde mizah ve eleştirinin ardında ne denli naif ise, Maç Sayısı'nda o oranla yırtıcı ve ürkütücü yansır ekrana. Ülkemizde yakında vizyona girecek olan Vicky, Cristina, Barcelona'da absürde varan bir saçmalık perdesi ile eğlendirici bir yüzeyselliğin ardında derin bir varoluş sefaleti içinde insani erdemlere yönelik tamamen yıkılmış inançlar barınıyor.

Kısacası, Allen her ne kadar hayatlarımıza komediyle girmiş bir sanatçı olsa da, haliyle, komedisinin üzerine eleştirel gözünü yerleştirmeyi bilmiş, hayata yaklaşımını tek satırlık esprilere indirgememiştir. Ondan bunu beklemek de haksızlık olurdu.

Sırf Anarşi, Allen'ın son dönem filmlerindeki karanlık duruştan nasibini almış, esprili, eleştirel ve absürt deneme ve öykülerin derlendiği bir kitap. Kimileri daha önce New Yorker dergisinde yayınlanmış bu metinlerin.

Allen, 70 yaşını aştığı ve sınırsız tüketme iştahıyla yüklü bir toplum karşısında üretimine -iyi ki de- devam ettiği günlerde bu öyküler üzerinden mizah yapmanın yanı sıra çok keskin eleştiri okları atmayı da ihmal etmiyor. Tüketim mantığının yanı sıra, özellikle kültür-sanat ortamlarına, kolay yoldan zengin ya da ünlü olma peşindeki çapsız sömürücülere, yazarların ve aktörlerin hayat şartlarını belirleyen sektörel dinamiklere, insanların kendi yarattıkları komik ve ne yazık ki belirleyici hiyerarşilere, al-gülüm-ver-gülüm mantığıyla işleyen kraldan çok kralcı sanat çevrelerine; bir kitabı, bir duayı, ya da bir operayı kolay tüketilebilecek bir para makinesine dönüştürmekten gayri bir kaygısı olmayan modern dolandırıcılardan menkul kültürel üretim sektörlerine epey ağır bir biçimde girişiyor.

Sırf Anarşi'de Allen'ın eski dönemlerinden alışık olduğumuz kendiyle didişen insan tiplemelerindense "köpekbalıkları" arasında çırpınarak yüzen ve onların dengeleri kurdukları ortamlarda varoluş savaşı veren figürler var. Walt Disney karakterlerinden tutun, eBay üzerinden dua satanlara dek... Çünkü üretilenin değeri tüketildikçe düşüyor, çünkü birileri oyunun kurallarını hep değiştiriyor.

Sırf Anarşi zehir zemberek bir kitap. Recep İvedik beklemeyin.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Kaybolan

Kaybolan, okuru, tabiri caiz ise, ters köşeye yatıran bir roman.

Catherine O'Flynn, bu ilk romanıyla pek çok ödül aldığı gibi, prestijli Man Booker'a da aday gösterilmiş. Sade, yalın dilinin ve anlatısının gerisinde girift bir öykü gizleyen O'Flynn, Kaybolan ile modern hayatın karanlık koridorlarında yitip gitmiş tüm hayatlara dair bir şeyler söylüyor.

Catherine O’Flynn, İngiltere ve Amerika’da pek çok ödül alan ve büyük ilgi gören bu romanında, bir kayboluştan yola çıkarak bu olayın başka hayatlardaki yansımalarına uzanıyor ve aynayı bizlerin yaşamlarına, yaralarına, kayıplarına doğru tutuyor.

Kaybolan, yol ayrımları karşısında nereye gideceklerini bilemeyenlerin, kayıplarıyla yaşamayı bir türlü öğrenemeyenlerin, içinde yaşadığımız şu tuhaf ve karmaşık dünyada zaman zaman yolunu şaşırmadan edemeyenlerin hayata bambaşka gözlerle bakmasını sağlayacak, akıllardan kolay kolay silinmeyecek bir roman.