28 Haziran 2013 Cuma

N-n-n



Haziranı nasıl devirdik, anlamadım, sevgili okuyucu. Çabuk çabuk geçen bir yaz, ama acil değil, sanmıyorum. Daha fazla saçmalamadan, notlara devam diyelim ve ilk bağlantımızı 'Gezi ya da Uzanıp Kendi Yanaklarından Öpmenin İhtimali'ne verelim.

İklim İçin Harekete Geç! Yarın, Kadıköy'de gerçekleşecek eylemin bilgileri burada, 2012 itibariyle Türkiye'nin çevre karnesi ise burada değerlendirilmiş. Bunlardan bahsetmişken notlara iki de kitap önerisi ekleyelim; ikisi de Açık Radyo Kitaplığı'ndan - Acayip Havalar ve Karbon Ayak İziniz. Ben bu aralar, şahane işlere imza atan bir yayınevinin, Sinek Sekiz'in yayımladığı Şehirdekiler İçin Sürdürülebilir Yaşam Rehberi'ni okuyorum - kitap ile ilgili ayrıntılı bilgi için buraya.

Koltukname'den: Duran Kitap Kulübü! Gezi Parkı Kütüphanesi'nin anısına gelsin... Kaya Genç'in Katip Bartleby'ye selam çaktığı Duran Adam yazısı ise burada - Bartleby'nin tavrı ile Gezi direnişinin ne denli örtüştüğü tartışmaya açık bana kalırsa; illa bir kitap karakterinden bahsedilecekse, kendi adıma Küçük Kara Balık'ın tavrının, Bartleby'nin ataleti karşısında daha uygun bir paralel kurduğunu iddia edebilirim. Neyse, bunlar bir yana, bu minvalde bir bağlantı da Yayıncılar Birliği'nin ifade özgürlüğüne saygı temalı basın bildirisine verelim ve bu temennileri paylaştığımızı belirtelim.

İstanbul için yağmurlu bir hafta sonu görünüyor ufukta; ancak yine de not düşmeye değer: Bisikletçinin Şehir Rehberi. Yeni başlayacak olanlar için bir tür giriş niteliğinde. Bisiklet demişken: Okurlarımızdan Vladimir (teşekkürler!) dün bize bu bağlantıyı bırakmış: Bolaño severler kaçırmasın. Bisiklet ve yazar arasında bir benzerlik arıyorsanız, buyrun: "Bolaño dünyayı arşınlıyor ve dünyanın küçük insanlarına dair güzel ve şiddetli bir öykü anlatıyor. Yazını giderek hız ve yoğunluk kazanıyor." Her benzetme gibi, bu da tartışmaya açık elbette, ancak 2666'yı okumuş olanlar, hız ve yoğunluk tespitine karşı çıkmayacaktır sanıyorum... Pedal çeviren Bolaño severler için Vladimir'in bağlantısındaki kaskın yaratıcısı Ariel Abrahams ile söyleşi, burada. (Kitabı okumadıysanız söyleşinin bu tecrübeye gölge düşüreceğini belirtmek gerek.) Bu arada ekleyelim, Barcelona şehri, şimdilerde bir Bolaño sergisine ev sahipliği yapıyor - görselde yazara ait kartvizit; iş tanımı: Şair ve Avare. (kaynak: www.bolanobolano.com)

Turgut Uyar'ın Geyikli Gece'sinden yola çıkan bir yazıyla başladığımız notlarımıza bir başka Turgut Uyar esinli hadiseyle son verelim: Göğe Bakma Durağı.

İyi tatiller!




27 Haziran 2013 Perşembe

Gerçek



Kimse öyküyü önceden düşünüp kararlaştırdığımı sanmasın sakın! İçimden geldiği gibi, öyküm gizlerini bana açtıkça yazdım. Bu yüzden bu öykü benimdir de diyemem, benim değildir de. Kuşkusuz şimdiye kadar yazdıklarım içinde bunun kadar tuhafına pek rastlanmaz. Gerçeküstü bir belge diyemeyiz buna. Belki de yazılışında kullanılan yöntem gerçeküstücülerin yöntemidir ama, bundan olsa olsa onların yaratıda en doğru yöntemi buldukları çıkar. 

(...)

Ama bizi kuşatan, saran bu gök, gerçek değildir de nedir? Biz bir şey yaratmayız aslında. Ödünç alır, yeni bir biçime sokarız. Açar, buluruz. Mistiklerin dediği gibi her şey verilmiştir. Gözlerimizi, yüreklerimizi açmamız, önümüze konulanda erimemiz yetecektir.

(Henry Miller, Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş. Çeviri: Tomris Uyar, Nisan Yayınları. Görselde, Magdalena Abakanowicz'e ait bir iş, kaynak burada.)

26 Haziran 2013 Çarşamba

İyi



"Hayatın iyi olduğunu söylemeyi bırakmadım, kötü olduğu zamanlarda bile; insanlar yıkım halindeyken, başarısızken bile... hayatın iyi olduğunu söyledim."

(Henry Miller, Paris Söyleşileri. Simavi Yayınları, 1991. Görselde Henry Miller ve Lawrence Durrell, çocuklar gibi şen.)

25 Haziran 2013 Salı

Ekran


Bizler uyuşturucu alıyoruz, afyondan ya da esrardan çok daha kötü bir uyuşturucu - gazeteleri, radyoyu, filmleri kastediyorum. Gerçek uyuşturucular kendi rüyalarını görme özgürlüğü tanır insana; ama bunlar, tek hırsı ne pahasına olursa olsun işlerine tutunmak isteyenlerin insanlara yutturduğu sapkın düşlerden öte değil. - Henry Miller

(Alıntı, HiloBrow'dan; yayın bitiminde 'Televizyonunuzu Kapatmayı Unutmayınız' ibaresinin çıktığı zamanları anımsayan var mı bilmiyorum, ama bu 'retro' uyarı, günümüzün gerçekliğiyle de şahane biçimde örtüşüyor. O zamanlar ne kadar saçma (kim yayın yapmayan bir ekrana bakmakta ısrar eder ki?) geliyorsa, bugün o kadar mantıklı.)


24 Haziran 2013 Pazartesi

Anten


Büyük eserlerin yazarları kim? Altlarına imzalarını atmış olan bizler değiliz. Sanatçı nedir? Antenleri olan biridir, atmosferdeki, evrendeki hava akımlarını çekebilen biri; çekim gücüne sahiptir, o kadar. Özgün olan kimdir? Yaptığımız her şey, düşündüğümüz her şey zaten vardır - bizler sadece aracı oluruz, o kadar, orada olan şeyleri kullanırız. Neden kimi fikirler, kimi büyük bilimsel buluşlar, dünyanın farklı yerlerinde aynı anda ortaya çıkar? Aynısı bir şiir, roman ya da herhangi bir sanat eseri için de geçerlidir. Henüz seslerini bulamamış olsalar da, zaten oradadırlar.

Onları ortaya çıkaracak olan kişiye, yorumcuya ihtiyaç duyarlar.

(Henry Miller, Paris Review söyleşisi, 1961. Görselde, Miller'ın Paris not defterlerinden bir kesit. Henry Miller'ın Paris yıllarından kesitler yansıtan Clichy'de Sessiz Günler, geçtiğimiz hafta -adı gibi- sessizce raflara indi...)



21 Haziran 2013 Cuma

N-n-n



Haftanın notlarına ani bir giriş: Hikmet Hükümenoğlu, Paul Rogers'ın Kerouac'ın Yolda'sı için hazırladığı illüstrasyonlu metnin bağlantısını bizimle paylaşmış; siyah-beyaz çizimler ve tercih edilen yazı karakteri, metnin duygusuyla şahane biçimde örtüşüyor, bir göz atın derim.  Yukarıda ise, bu hafta sayfalarını karıştırdığım ve Harvey Pekar/Ed Piskor -ve daha pek çok sanatçının- ortaklığında hazırlanmış bir başka çizgi metni, The Beats'i görüyorsunuz - kafa karışık, odaklanma yetisi sekteye uğramış olduğunda çizgi romanlara sığınmak, blog yazarınızın kişisel kurtarıcısı, sizi bilemem elbette. Bu aralar okuduğum bir başka çizgi romanın bilgileri ile bitireyim bu bahsi: Daytripper. Hikmet Hükümenoğlu'nun Everest'ten yayımlanan kitapları için sizi buraya, websitesi için de buraya alalım.

12 Haziran tarihli bir bağlantı, Gezi Kütüphanesi hakkında: "Bu kitaplar ticari ilişkilerden muaftır. Hava gibidir. Nerede görürseniz size aittir." Kütüphane artık yok; ancak anısı taze... New York'ta işgal edilen Zucotti Park'taki kütüphane boşaltıldığında el konulan kitaplar ve diğer eşya üzerinden açılan bir dava sonucunda, New York belediyesi ve parkın yasal sahibi Brookfield Properties, hasar gören/yok olan kitaplar ve diğer eşya için 230 bin dolar tazminat ödemeye mahkum olmuş meğer nisan ayında -  ayrıntıları merak ederseniz haberin bağlantısı burada. "Madem öyle, kütüphanemin öyküsünün sonunda ne arıyorum? Teselliyi belki de. Belki de teselliyi." Alıntı, Alberto Manguel'in Geceleyin Kütüphane'sinden; çeviri Dilek Şendil'e ait, yayınevi: YKY.

Radikal'den bir haber: Sibersuçlar için SOME'ler geliyor! Serbest çağrışımla SOMA'lı Cesur Yeni Dünya'ya ve duvarlara bir zamanlar SAMO imzasını atan Jean Michel Basquait'ye uğramak gerek - bağlantıyı araştırırken SAMO'nun açılımını ve öyküsünü de öğrenmiş bulundum ben de - Basquait ile ilgili Wikipedia sayfası burada.

Geçtiğimiz hafta aktör James Gandolfini, bir film festivali için bulunduğu İtalya'da yaşamını yitirdi... Daha çok bir döneme damga vurmuş Sopranos üzerinden hatırlansa da, Spike Jonze'nin Vahşi Şeyler (Where The Wild Things Are) uyarlamasında canavar Carol'ı seslendirdiğini ve bu yaratığı neredeyse gerçeküstü bir incelikle var ettiğini belirteyim.

Notları bir Frank Lloyd Wright alıntısı ile kapatalım, Robot Mafia'dan gelsin: Television is Chewing Gum for the Eyes. Doğru söze ne denir?

Sağlıcakla kalın.






20 Haziran 2013 Perşembe

Kıymık


Gözünüzdeki kıymık, en iyi büyüteçtir.

(Theodor W. Adorno, Minima Moralia. Çevirenler: Orhan Koçak, Ahmet Doğukan; Metis. Sakatlanmış Yaşamdan Yansımalar... Görsel, Banksy.)

19 Haziran 2013 Çarşamba

Uluma



Mutfaktan çıkıp odaya dönüyorsun. Kahveni yere, yatağının yanına koyup uzanıyorsun boylu boyunca örtülerin üstüne. Ellerin başının altında, geceyi dinliyorsun. Çınarın ıslak dalları vuruyor cama. Durmadan korkunç düşünceler, paramparça anılar üreten bir fabrika işliyor kafanın içinde sanki. Gözlerini kapıyorsun sımsıkı. Beynini körleştirmek, karanlığa dalmak olanaksız. Kalkıp oturuyorsun yatağın ortasında. 

Kurtların ulumaları başladı uzaklarda.

(Kurtlar, Peride Celal. Can Yayınları; 1990. Peride Celal, geçtiğimiz pazartesi günü hayata veda etti. Görsel Hiroshi Sugimoto'ya ait; manzaradan parçalar niyetine.)

14 Haziran 2013 Cuma

N-n-n?


Notlar değil de, oradan buradan, aklımıza düşenlerden kısa bir derleme, buyrun.

Şiirimiz kentten içeridir abiler... Yani vakit, takvimden bağımsız, Ece Ayhan okuma vaktidir.

Şimdi ve burada: Asi Şehirler; David Harvey. Asi Şehirler, Çağlayan Çevik'in Çapulcunun Kitaplığı listesinde de yer alıyor; diğer kitap önerileri için listenin bağlantısı burada.  

"'Size orayı anlatabileceğimi bile sanmıyorum,' der LeGuin." Bu bağlantıyı geçtiğimiz haftalarda paylaşmıştım; tekrar paylaşıyorum: Meltem Gürle yazmış, Omelas'ı Terk Edenler.

Manu Chao'dan Türkiye'ye Twitter mesajı: "Polis şiddetini durdurun."Manu Chao'dan Desaparecido ve Rumba de Barcelona'nın canlı performans bağlantısı, biraz neşelenmeye ihtiyaç duyanlar için gelsin. 

İzlemeyen kaldıysa diye: Ekümenopolis, Ucu Olmayan Şehir

Herkese şiddetten uzak, güzel günler diler, bu süreçte beden ve ruh sağlığımıza halel gelmemesini temenni ederim.

Ne denmişse yalan hayat için/ İşte o, yaşandığı gibi sokaklarda.




12 Haziran 2013 Çarşamba

Körlük



Görme yetisini yeniden kazanan ikinci kişi, gecenin ilerlemiş bir saatinde, kandildeki yağ neredeyse bitmek üzere olduğundan alevler artık titremeye başladığı sırada, koyu renk gözlüklü genç kız oldu. Görme yetisinin kendi içinde doğmayıp dışarıdan gelerek gözlerinden içeri gireceğini düşünüyormuş gibi, gözlerini o âna kadar sürekli açık tutmuştu, birden, Görüyorum galiba, dedi, tedbirli olmakta yarar vardı, her vaka birbirine benzemeyebilirdi, hatta adet olduğu üzere, körlüklerin değil, körlerin var olduğu söyleniyordu, oysa son zamanlardaki deneyimlerimiz bizi, körlerin değil, çeşitli körlüklerin var olduğunu söylemeye itiyordu. 

(Körlük, Jose Saramago. Çeviren: Aykut Derman, Can Yayınları. Fotoğraf, the Daily Green'den, Sara Hoffman'a ait.)

10 Haziran 2013 Pazartesi

Veritas?


'Nitimur in vetitum.* Felsefem bu parolayla üstün gelecek birgün; çünkü şimdiye dek, kural olarak, yalnız doğruları yasakladılar.'

(*Yasaklanmış olana erişmektir amacımız - Ovidius, Aşk Şiirleri III. 4 - Ovidius alıntısı, Nietzsche'nin Ecce Homo'sunun girişinde yer alıyor -* işaretinin yanında yer alan dipnot açıklaması da kitaptan (Çeviren: Can Alkor, İthaki Yayınları)- Bu alıntıyı bu günlerde, İstiklal Caddesi üzerindeki Fransız Kültür Merkezi'nin duvarında görebilirsiniz... Fotoğraf kapsamıyor ama alıntıyı duvara taşıyan kişi, altına 'Ovid - Nietzsche' diye not düşmeyi ihmal etmemiş.)

6 Haziran 2013 Perşembe

Frodo!


Tahmin edeceğiniz üzere, son zamanlarda hayatlarımız, kötü çeviriye maruz kalmış bir şans kurabiyesi mesajında belirtilen minvalde gelişiyor: "Enteresan zamanlarda yaşayasın." Zihinler, çok şeritli otobanlar gibi çalışıyor, sosyal medya insanı uyaran bombardımanına tutuyor, sokaktan yükselen sesler çağlıyor.  

Blog yazarınız olarak -değil kitaplara odaklı bu bloga yazı yazacak denli odaklanabilme- yüz kırk karakterden uzun bir metni okuyup özümseyebilme yetisini dahi süreçten kaynaklanan yorgunluk ve yoğunluk dolayısıyla yitirmiş vaziyetteyim. Blogun istikrarsızlığını mazur görmenizi diler, huzurunuzdan bir kitap kahramanına atıf yapan eski bir duvar yazısı/sloganı ile çekilirim.

"Frodo Yaşıyor."

Şiddetten azade ve salt barışın hükmünde yaşamak umuduyla...

(Görsel Wikipedia'dan;  kendi arşivimdeki duvar yazılarını aktarma fırsatı bulduğumda paylaşacağım.)

3 Haziran 2013 Pazartesi

Hep Birlikte



kardeşim
sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
uçak sağ salim inebilsin meydana
doktor gülerek çıksın ameliyattan
kör çocuğun açılsın gözleri
delikanlı kurtarılsın kurşuna dizilirken
birbirine kavuşsun yavuklular
düğün dernek yapılsın hem de
susuzluk da suya kavuşsun
ekmek de hürriyete
kardeşim
sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
onların dediği çıkacak
eninde de sonunda da...


- Nazım Hikmet, Yine de İyimserlik

(Görsel İstiklal Caddesi'nden, 2 Haziran Cumartesi. direnGezi.)