13 Şubat 2012 Pazartesi

Sinek

Salt düşlerden bahsettiğimiz bir haftanın ardından gerçeklere uyandığımız bir günde yaşama devam... Bu ara, artık nedendir bilinmez, bir absürdlük, bir tuhaflıktır sardırmış gidiyor, bizler de takip ile mükellef olduğumuzdan herhalde, olanı biteni izlemeyi sürdürüyoruz. Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın'ın Oscar'a iki dalda aday olan beyazperde uyarlamasından bahsetmiştik burada, buyrun size saçmalardan seçmeler damarından bir haber: Film, Türkiye'de Çok Gürültülü ve Çok Yakın adıyla gösterime girecek. Şimdi bu olayın türlü teknik unsuru var, onları paylaşıp can sıkma niyetinde değilim, ancak isim hiç olmamış, onu belirtmeden geçemeyeceğim. Etgar Keret'in Buzdolabının Üstündeki Kız adlı kitabında Astım Krizi adlı bir paragraflık bir şahanesi var; Keret, 'Bir sözcüktür fark. Bir sözcük çoktur' diyor ya filme isim verme tercihinde kullanılan 'çok,' doğru sözcük olmamış kanımca. Her neyse, eleştirmenler filmi yerden yere vurmaktalar, buna karşın filmin gişe performansının epey yüksek olduğu söyleniyor, eh, ne diyelim, günümüzde başarı, çoklukla gişeyle ölçülüyor. 90'larda epey iş yapan Graffiti kitapları vardı (Biz Duvar Yazısıyız, Biz de Duvar yazısıyız vs.) anımsadığım kadarıyla içerikleri İskandinav ülkelerinin duvar yazılarından alınma sloganlardan oluşuyordu, oradan hatırımda kalan bir tanesini şimdi paylaşmazsam olmaz: "1 milyon sinek yanılıyor olamaz; insanlar, bok yiyin!" Bir bakış açısı elbette bu da, düz mantık öylesini gerektirmiyor mu? Her neyse, her ne olursa olsun, sizin algınız açık olsun sevgili blog okurları, aydınlık günler dileklerimle.

(Görselde Thomas Hirschhorn'un işlerinden biri.)

2 yorum:

  1. "1 milyon sinek yanılıyor olamaz..." popüler kültüre karşı müthiş bir darbe. Tektipleştirmeye, dayatmaya, insanın biricikliğini ortadan kaldırmaya dönük her türlü girişimin panzehiri herhalde okumak, düşünmek ve kendi doğrularınla ayakta kalmak. Ve en önemlisi popüler olandan uzak durmak! Yeri gelmişken Adalet Ağaoğlu geçenlerde bir söyleşisinde yeni çıkan ve çok konuşulan kitapları okumayamadığını ve illa okuması gerekiyorsa üzerinden biraz zaman geçmesi gerektiğini söylemişti. Eee kendine mahsus duruş böyle bir şşey olsa gerek.

    YanıtlaSil