Yan Etkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yan Etkiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2012 Pazartesi

Sirk!

Oscar ödülleri, dün gece yapılan törenle sahiplerini buldu, sevgili okuyucu; günlerdir haberlere konu olan ödüller, yine sirk çağrışımlı bir törenle dağıtıldı. (Kim ne giymiş? İşte bütün mesele bu, anladığım kadarıyla.) İki dalda aday olan Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın eli boş dönerken Woody Allen, Paris'te Geceyarısı ile En İyi Özgün Senaryo ödülünü kaptı. Aday olan filmlerin pek çoğu ülkemizde vizyona girmeye 'layık' görülmediğinden (kalite hiçbir şeydir, gişe her şey, unutmamak gerek, ölçüt bu), malum kanalları takip edip izlemediğiniz sürece karanlıkta kalmaya mahkumsunuz, o ayrı konu. Öte yandan efsane mi değil mi bilinmez, ancak bir pop şarkıcısının bu sene ödüllerin çoğunu alan The Artist adlı filme girdiği ve beğenmeyip çıkarak parasını geri aldığı konulu haberler dolanıyor - ne diyelim, doğruysa, parayı ödeyen gişe memuruna 'tüketici' haklarına yeni bir boyut kazandırdığı için madalya takmak gerek. Her neyse, ne diyorduk, Woody Allen'ın En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar'ı aldığını söylüyorduk - ustanın Eğrisi Doğrusu adlı kitabındaki Yirmili Yıllardan Bir Anı ile Yan Etkiler'den Kugelmass Olayı'nı bir okuyun, Paris'te Geceyarısı'nın 1970'lerde yazılmış bu kısa metinler ile beslenip beslenmediğine sizler karar verin. Eski bir yazıda pasajlar vermişiz; buyrun, Yirmili Yıllardan Bir Anı ve Kugelmass Olayı.

Allen, yılın en iyi filminin A Seperation olduğunu düşündüğünü ve ödül töreni ve türevi organizasyonlara katılmaktan hoşlanmadığını belirtmiş bu arada, ne diyelim, Allen'ın kırmızı halıda poz vermeye ihtiyacı yok, orası kesin.
Güneşli pazartesiler dileriz.

(Resimde genç Woody, genç Charlotte Rampling ile yan yana.)

10 Ekim 2011 Pazartesi

Kaçış biçimleri

Etgar Keret'in yeni kitabı Buzdolabının Üstündeki Kız, bu haftadan itibaren raflarda sevgili okuyucu; olan bitenin gündeminden bunalanlara, gerçeklikle fantezi arasındaki sınırlara biraz abanma arzusu duyanlara, gündelik hayatın hoyratlığı karşısında ne yapacağını bilemeyenlere şiddetle tavsiye edilir. Keyif içinde bir kitap okuyayım diyen herkese tavsiye edilir aslında, ama gündelik hayatın hoyratlığından fena halde mustarip blog yazarınız olarak yukarıdaki kategorileri vurgulayayım dedim. Her neyse, güzel kitaplar bir bir hazırlanıyor mutfağımızda -kullanmakla birlikte bu ifadeden hiç hoşlanmıyorum sevgili okuyucu, burası bir restoran, bizler aşçı değiliz, hazırlanan şeyler de yemek değiller; mutfak yerine masa desek mesela, fazla mı gerçekçi?-; Tea Obreht'in müthiş romanı Kaplanın Karısı, Dave Eggers'ın Sendak yorumu Vahşi Şeyler, Jedediah Berry'nin postmodern polisiyesi Dedektifin El Kitabı, Sam Lipsyte'ın Talep adlı şahanesi vs. vs. önümüzdeki aylarda raflarda yer alacak. Bizi izlemeye devam edin!
Film Ekimi'nin başladığı şu günlerde hatırlatmadan geçmeyelim; Woody Allen'ın son yıllarda en büyük gişe başarısı elde eden filmi Midnight in Paris vizyonda halen, hayatın hoyratlığından bunalmaktan bahsettik ya, işte o ruh halini terk etmek için şahane bir fırsat Midnight in Paris. Yaşamın sefaletinden her fırsatta dem vuran ve son yıllarda sinemasında şans, rastlantısallık ve insanın çıkmazlarına ve karanlığına hafiften pesimist bir yaklaşımla eğilen Woody Allen, Owen Wilson'un adeta ışıl ışıl parlamasına olanak sağladığı yeni filminde hayatla hesabını görmüş ve yeniden gülümsemeyi başarmış gibi... Film, Eğrisi Doğrusu'nda yer alan Yirmili Yıllardan Bir Anı adlı öyküyle akraba aynı zamanda, hatırlatmadan geçmeyelim. Hatta bunu söylemişken Yan Etkiler'de yer alan, O'Henry ödüllü Kugelmass Olayı isimli meşhur öyküyle gevşek de olsa bir bağı olduğunu ekleyelim. Filmlerin ya da kitapların konularını anlatmaktan hiç hazzetmemekle birlikte, Kugelmass Olayı'nda mevzunun sihirli bir dolap çevresinde döndüğünü ve kişinin bu dolaba bir roman ile girdiği takdirde o romanın içine "düştüğünü" söyleyebiliriz; Yirmili Yıllardan Bir Anı ise 1920'lerin Paris'inde filmdekine epey benzer bir kadro dahilinde gelişen birtakım olayları konu alıyor - Picasso, Hemingway, Gertrude Stein, Scott ve Zelda Fitzgerald vs.

Sabah gazetesinde okuduğum bir söyleşide Allen şöyle diyor: "Fantezi tek kurtuluşumuzdur. Hepimiz gerçeğe hapsolmuş durumdayız. Gerçekse Vegas gibidir. Bazen birkaç dolar kazanabilirsiniz ama asla kumarhaneyi yenemezsiniz. Tek yapabileceğiniz hayal etmektir, fantezi kurmaktır ama dikkatli olmanız gerekir, çünkü fantezinin fazlası hastalıktır." Fazlasını, azını bilemem ama, kumarhaneyi yenemediğimiz kesin, o kadarını söyleyeyim.

Görselde Yoshimi Kahara'nın kağıt malzemeli yerleştirmelerinden biri yer alıyor. İyi haftalar dileklerimizle.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Deneyim

Kugelmass ertesi gün de Persky’ye gitti ve birkaç dakika içinde sihir yoluyla Yonville’e ulaştı. Emma, onu gördüğünde heyecanını saklayamadı. Birlikte saatler geçirdiler; birbirinden çok farklı geçmişlerinden konuşarak, gülüşerek. Kugelmass ayrılmadan önce de seviştiler. “Şuna bak yahu, Madam Bovary’le sevişiyorum,” dedi Kugelmass kendi kendine, “Birinci sınıfta edebiyat dersinden çakmıştım oysa ben!”

Geçen aylar içinde, Kugelmass Persky ile defalarca görüştü ve Emma Bovary ile çok yakın, tutkulu bir ilişki yaşamaya başladı. “Beni mutlaka yüz yirminci sayfadan önce sok kitaba,” dedi bir gün Kugelmass. “Rodolphe denen o herife takılmadan önce buluşmam şart kadınla.”

“Niye?” dedi Persky, “hızına yetişemiyor musun?”

“Ne hızı? Herif toprak sahibi asillerden. Bu adamların tek bildiği kur yapıp at binmek. Benim için, uyduruk kadın dergilerinde gördüğün kasıntı heriflerden farkı yok. Ama onun için, ilah, ilah!”

“Kocası hiçbir şeyden kuşkulanmıyor mu?”

“Ruhu duymuyor. Geberesiye çalışan bir sağlık teknisyeni adam. Saat on oldu mu, kütük gibi devrilip uyuyor. Ama bizimki için gece yeni başlıyor. Neyse, hadi görüşürüz.”


(Yan Etkiler, Woody Allen. Çeviren: Sıla Okur. Alıntı Kugelmass Olayı'ndan; öykü O. Henry Ödülü'ne de layık görülmüş bir W.A. klasiği. İnşa ettiği bir dolapla isteyeni istediği kitaba gönderebilen bir şarlatanın yer aldığı hikaye, Wilhelm Reich ve Orgone cihazına gönderme niteliğinde. Reich, 40'lı yıllarda geliştirdiği cihazın -ki bir dolaptan farklı olduğu söylenemez- içine girenlerin orgazmik bir enerji tecrübe edeceğini ve bu enerjinin pek çok hastalığa deva olduğunu belirtmiş; bilimselliği tartışmalı olsa da Salinger'dan Norman Mailer'a, Jack Kerouac'a pek çok edebiyatçı, bu deneyimi destekliyor. William S. Burroughs, -ellerini kullanmaksızın- 37 yaşında bu cihazın içinde orgazm olduğunu iddia ediyor ki Reich hakkında yazılmış yeni bir kitap, konuya daha da detaylı eğiliyor.)

1 Eylül 2010 Çarşamba

Gizli aşk

“Olay şu: Bu dolapta senin yanına bir roman bırakıp dolabın kapağını kapatır, tepesine de üç kez vurursam, o kitabın içine girersin.”

Kugelmass, inanmadığını göstermek için sırıttı.

...“Sadece roman da değil. Öykü olur, oyun olur, şiir olur. Dünyanın en iyi edebiyatçılarının yarattığı en şahane kadınlarla tanışabilirsin. İçinden kim geçiyorsa. Gücünün yettiği kadar takılırsın artık. Yeter dediğinde de bana sesleniver, göz açıp kapayıncaya kadar çıkartırım seni.”

“Persky, yakın zamanda akıl hastanesinde bulundun mu?”

“Ciddiyim diyorum sana,” dedi Persky.

Kugelmass hâlâ kuşkuluydu. “Yani evde yaptığın şu uydurma dolap bana böyle maceralar mı yaşatacak?”

“İki onluğa patlar.”

Kugelmass cüzdanını çıkardı. “Görmeden inanmayacağım ya, neyse,” dedi.

Persky paraları cebine tıkıştırdıktan sonra kitaplığına döndü. “Kiminle tanışmak istersin bakalım? Rahibe Carrie? Hester Prynne? Ophelia? Saul Bellow’un yazdığı biri de olabilir. Temple Drake’e ne dersin? Gerçi senin yaşında adamı biraz zorlar.”

“Fransız olsun. Bir Fransız kadınla aşk yaşamak istiyorum.”

“Savaş ve Barış’taki Nataşa’ya ne dersin?”

“Fransız dedim. Buldum! Emma Bovary olur mu? Tam bana göre biri.”

“Nasıl istersen Kugelmass. İşini bitirdiğinde sesleniver.” Persky, Flaubert’in romanını dolaba koydu.

“Güvenli bir numara mı bu?” diye sordu Kugelmass, Persky kapakları kapatırken.

“Şu çılgın dünyada güvenli bir şey kaldı mı?” Persky, dolabın tepesine üç kez vurdu ve kapakları tekrar ardına kadar açtı.

Kugelmass kaybolmuştu. Aynı anda, Charles ve Emma Bovary’nin Yonville’deki evlerinin yatak odasında buldu kendisini. Karşısında, ona arkasını dönmüş, yatağı toplayan güzel bir kadın vardı. İnanamıyorum, diye düşündü Kugelmass, doktorun yanıp tutuşan karısı karşımda. Tekinsiz bir durum. Ben buradayım. Kadın da o.

Emma, arkasını döndüğünde sıçradı. “Aman Tanrım, beni korkuttunuz,” dedi.

“Kimsiniz kuzum?”

Romanın çevirisindeki özenli dille konuşuyordu.


(Yan Etkiler, Woody Allen. Çeviren: Sıla Okur.)

5 Haziran 2008 Perşembe

Woody Allen YAN ETKİLER'le Türk okurlarıyla buluşuyor.

Woody Allen yeniden Türkiye'de

"Ölümsüzlüğe, eserlerimle değil, ölmeyerek kavuşma dileğindeyim." –Woody Allen

Woody Allen, kuşkusuz içinde yaşadığımız zamanların en çok iz bırakan şahsiyetlerinden biri. Ülkemizde daha çok nörotik, müzmin New York’lu, kadın düşkünü ve kadınlardan mustarip, sayıklarcasına yaşayan erkek ana karakterin merkezde yer aldığı filmleriyle tanınan ve sevilen Allen’ın artık birer klasik haline gelmiş kitaplarını, 2007’de uzun bir aradan sonra yazdığı Sırf Anarşi’yi de içerecek şekilde yayınlamaya başlıyoruz. YAN ETKİLER, Aykırı Metinler serisinin, bizleri de oldukça heyecanlandıran ilk kitabı.

YAN ETKİLER, deneme, öykü ve herhangi bir kategoriye girmeyi reddeden diğer kısa metinlerden oluşuyor. O Henry ödüllü Kugelmass Olayı isimli öyküyü de barındıran kitap keyifli ve absürt Woody Allen metinlerini bir araya topluyor. Sıla Okur’un özenli çevirisiyle, YAN ETKİLER; Allen yine çok ses getiren son filmi Vicki Christina Barcelona’yı 2008 Cannes Film Festivali’nde görücüye çıkarmışken Türkiye’de okurla buluşacak.

Köşe yazarı Serdar Turgut, birkaç yıl önce YAN ETKİLER’in orijinalini okuduğunu belirtmiş ve şöyle bir yorum yapmış: “Evet yıllardır çözemediğim mesele dün halloldu. Çok uzun zamandır ne zaman Heimlich manevrasını düşünsem aklıma Woody Allen geliyordu, ne zaman Woody Allen'ı düşünsem bu sefer de korkunç bir şekilde Heimlich manevrasını aklımdan itemiyordum. Ben bu takıntımın onun filmlerinden bir tanesinden kaynaklanmış olabileceğini tahmin ediyordum ama değilmiş. Allen'ın "Side Effects" (YAN ETKİLER) adlı kitabında yer alan "A Giant Step for Mankind" (İnsanlık İçin Bir Büyük Adım) adlı hikayede, Dr. Heimlich'den önce manevrasını keşfetmeye çalışan yanılmıyorsam bir tanesi kadın olan üç bilim adamının çalışmaları sırasında tuttukları günlük anlatılıyormuş. Uzun yıllar önce okumuştum bu hikayeyi, tamamen kafamdan çıkmış. Bu Woody Allen var ya, o kesin kafadan kontak, size yemin ediyorum.”

Woody Allen’ın son kitabı Sırf Anarşi’yi sonbaharda yayınlamayı planlıyoruz.