8 Şubat 2012 Çarşamba

Gri

Kağıtlarla kaplı bir masa hayal edin. Düşüncelerinizin toplamı budur. Şimdi masanın altında bir dosya dolabı hayal edin. Bu da bildiklerinizin toplamıdır. Bütün mesele masayla dosya dolaplarını birbirine mümkün mertebe yakın ve kağıtları düzgün tutmaktır.*

Durmak bilmeksizin bir düşe, düşlerden yeni düşlere uyanmak... Profesyonelce yapılanına rüyaya yatmak da derler; insan bazen, kimi soruların cevaplarını uyuyup uyandıktan sonra vermeye hazır bulur kendini, bilirsiniz. Uyku, artık hangi karanlık kapıları aralıyor ise, sonrasında dünyayı daha berrak algılamayı sağlayabilir.

Jedediah Berry'nin Dashiell Hammett ödüllü Hafiyenin El Kitabı, bir başka kitaba açılan bir kitap. Düşten düşe uyanan bir adamın romanı da denebilir aslında, ya da düşlerle gerçeklerin sınırlarını kaldıran, algıyı cilalayan bir roman. Karanlıklara ve yağmura teslim olmuş bir kentte, uyurgezer gibi yaşayan kalabalıkların gizemine uzanan kağıt bir köprü. Ortak ve çarpık bir gerçekçiliğin rüyaydı, algıydı, hafızaydı kişiye özel ne varsa yiyip yutmasının olağan kabul edildiği bir dünyada, düşlerin gerçekliğine ve kudretine, ve gerçek uyanış olasılıklarına bir saygı duruşu...

Bir kent düşünün; gri mi gri. Hiç dinmeyen yağmurun sesini duyun sonra. Her gününüzün hemen hemen aynı geçtiğini düşünün. Bir bisiklete atladığınızı, her sabah istasyonda birini beklediğini gördüğünüz gizemli birine vurulduğunuzu düşünün. Etrafınızda olup biteni, içindeyken dahi, çok da anlamadığınızı düşünün. Bir düş görün sonra, öyle bir düş olsun ki bu, muammaları aydınlatsın, başka düşlere uzansın, filleri yeniden ayağa kaldırsın, kentin üzerindeki kara bulutları dağıtsın... Öyle bir düş olsun ki bu, göreni, 'biz'in hükmettiği bir ortamdan 'ben'e has, aydınlık bir dünyaya taşısın. Berry'nin Kafka, Flann O'Brien, Italo Calvino, Jorge Luis Borges esintileri taşıdığı söylenen bu çarpıcı romanı hakkında tüyo vermeden konuşmak o kadar güç ki... Siz, hayal etmeyi deneyin, ötesini sayfaların arasında bulacaksınız.

(Dünkü yazımıza yorum yapan ve sorumuzu cevaplayan beş okurumuz, Berry'nin Hafiyenin El Kitabı'nı matbaadan çıkar çıkmaz kapısının önünde bulacak. Hadi! Alıntı: Hafiyenin El Kitabı, Jedediah Berry. Çeviren: Algan Sezgintüredi. Şu anda matbaada, çok yakında raflarda.)

2 yorum:

  1. Rüya içinde rüya görmek: bir kere yaşamıştım bu duyguıyu. Rüya'dan uyandığımızda gerçeği algılamakta zorluk çekerken rüya içinde rüya görünce algılar iyice karışıyor uyandığınızı düşünürken bir daha uyanıyorsunuz bu sefer de "acaba tam olarak uyandım mı? yoksa hala uykuda mıyım, bir daha uyanacak mıyım?" diye sorguluyorsunuz kendinizi. Eğer kendinizi cimciklemeyi düşünecek kadar algılarınız açıldıysa, bu klasik yöntemle gerçek dünyada olup olmadığınızı anlayabiliyorsunuz. Tabi olmak istediğiniz yer gerçek dünyaysa...

    YanıtlaSil
  2. Daha önce rüya içinde rüya görmek duygusunu ben de yaşamıştım. Önce korkmuştum ama sonra uyanıkken daha farklı bir şey yapmayı denedim. Etrafımdaki objeleri ve mekanımı hayallerimle takas ettim. Kendimi bambaşka bir yerde bulduğumda heyecan ve korkuyla ne yapacağımı şaşırıp ellerimle yanaklarıma vurup kendime geldim. :) Bir nevi kendimi uyutmuş ve istediğim rüyayı görmeye zorlamıştım. Başarılı da olmuştum. :)

    Gerçekten ilgi uyandırı ve yazınızla daha da çekici olmuş. Teşekkürler. :)

    YanıtlaSil