Medeniyet Yakın Plan # 2
Jonathan Safran Foer, Hayvan Yemek'te etin öyküsünü anlatıyor. Et deyip işin içinden çıkmak biraz güç ; Foer, Berlin'deki akvaryumda balıkların karşısında dikilen Kafka imgesinden büyükannesiyle yediği yemeklere ve tabağında duran şeyler hakkında anlatageldiği öykülere dair öyküler anlatıyor bu kez. İnsanların hayvanlara ettiklerinden bahsederken derin derin iç çekmemek mümkün değil sanki; Foer, dünyanın pisliğini solumak yetmez diyor ama bize... Hayvan Yemek'in pırıltısı, belki de anlattığı dehşet öykülerinde değil, okurunu kelimeleri sorgulamaya itmesinde yatıyor - acının, zulmün, eziyetin, insanın ne demek olduğunu düşünmeye itmesinde. Kendi öykülerimize yeniden kafa yorma vakti geldi de geçiyor bile. Hayvan Yemek, bir başlangıç bunun için.
Bunlar olurken, bunlar da oldu:
"5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda birtakım değişiklikler yapılması hakkında 2/366 esas no ile 8 Şubat 2012'de TBMM Başkanlığı'na gelen kanun teklifi, meclis komisyonlarında görüşülmek üzere bekliyor."
Kanun, hayvanı değil, insanı koruyor. Kanun, hayvana ancak 'mülk' olduğunda saygı duyuyor. Mecliste bekleyen yeni yasa tasarıları, sahipsiz hayvanların uyutulmasını ve denetimleri keyfi olacak deneyler için kullanılmasını öngörüyor - rant getiren yeni bir alan bu da. Geçen hafta duyurulan habere göre, yeni yasalar bahçenize girip 'zarar veren' köpeği öldürme hakkını savunuyor.
Birey mi demiştik? Ne demekti ki o?
(Görselde, David Hockney ve köpekleri.)
Dil tamamen güvenilir sayılmaz,ancak konu hayvan yemek olunca sözcükler iletisimden ziyade yanlış yönlendirme ve kamuflaj olarak kullanılır.Bazı sözcükler,nuar gibi,bize aslında neden söz ettigimizi unutturuyor.Bazıları,serbest gezen gibi,vicdanını rahatlatmak isteyenleri yanıltabiliyor.Bazıları ,mutlu gibi,sanılanın tam tersi anlamina gelebiliyor.Ve bazılari,doğal gibi,neredeyse hiçbir şey ifade etmiyor
YanıtlaSil