Haftaya biraz garip bir başlangıç ama olsun: Kanada'da sahibi öldüğü için yakılması gündemde olan 300.000 (yazıyla, üç yüz bin) kitabı sahiplenen Shauna Raycraft isimli kadın, son birkaç yılı kitapları düzenlemekle uğraşmakla geçirerek ümitsizliğe düştüğünden (halen açılmamış kitap kolileri varmış) kitapları yakacağını açıkladı. Kitapların bir kısmı kütüphanelere ve çeşitli gönüllülere verilmiş bile, ancak kalanların hacmi, bu fani kişiyi zorlamaktaymış. Raycraft bu zorluklara göğüs geremeyecek hale gelmiş olsa gerek ki kitapların yakılması yeniden gündemde. Raycraft, yakılmazdan evvel eli ayağı tutan tüm kitapseverleri el vermeye çağırıyor. (Kitap yakacak bir kişiye sempati duymamakla beraber, kütüphanelerin ne güne durduğunu düşünmeden edemiyorum.) Kitapların öyküsü biraz tuhaf; bu 30 tonluk kitabın asıl sahibi bir koleksiyonermiş... Ölümünden sonra eşi, kitapları yakmaya ve kapladıkları alanı kullanılır kılmaya karar vermiş. (Bir kitap yakma çılgınlığıdır gidiyor ya, neyse.) Olaya müdahale eden Raycraft, kitapları sahiplenmiş sahiplenmesine ama son yedi yılını onlarla boğuşarak geçirince, bu defa kendisi kitap yakma olayını gündeme getirmiş. Bu hadise için bir facebook sayfası var; insanlar, Raycraft'in bahçesine çadırlar kurup kitapları elden geçiriyor, bir kısmını alıyor, bağışlıyor vs. Hummalı bir çalışma denebilir. Kitap sayısının insanları ezmesi, bu tuhaf hikayenin yangın ile bitecek olması çok, ama çok üzücü.(Ray Bradbury, neredesin?)
Kitap yakmak demişken, bir başka tuhaf ve benzer hikayeye geçelim, mutlu sonla biten bir yalancı çoban öyküsü bu - Boing Boing'in haberinden özet geçiyorum; ABD'nin Michigan eyaletinin Troy adlı güzide beldesinde ekonomik güçlükler kütüphaneye desteğin kesilmesine yol açmış ve kütüphanenin kapanması, dolayısıyla kitapların akıbetinin belirsizleşmesi gündeme gelmiş. Leo Burnett / Arc Worldwide ajansının desteğiyle kütüphane için 'ters' bir kampanya düzenlenmiş - Kütüphanenin kapanacağı, kitapların yakılacağı duyurulmuş ve twitter, facebook gibi kanallarda yoğun tepki alan tartışmalar başlamış. Kitapların yakılacağı gece büyük bir parti yapılacağı, kitapların etrafında yakılmazdan önce jonglörlerden ateş yutanlara türlü atraksiyon düzenleneceği, konserler olacağı, adeta bir festival havası eseceği tüm gerilla ve legal yöntemlerle Troy sakinlerine duyurulmuş da duyurulmuş. Haliyle büyük tepki alan organizasyon, partiye birkaç gün kala (facebook sayfasında olaya karşı çıkan insan sayısı epey artınca) bütün bu parti laflarının yalan olduğunu ancak kütüphanenin destek almadığı takdirde kapanmak zorunda kalacağını açıklamış ve sorumlu vatandaşları yapılacak yerel seçimlerde kütüphanenin yaşaması için gereken % 0.7'lik vergi artışı için evet oyu vermeye çağırmış. Sonra ne mi olmuş? Seçimlere rekor katılımla kütüphane ayakta kalmış, bu tuhaf kampanya da hedefine ulaşmış. Onlar ermiş muradına... Yalnış yönlendirmenin doğru kaygılara hizmet etmeyeceğini kim söylemiş? Etik mi, orası ayrı konu elbette... (Don Draper, neredesin?)
Her neyse, yaz kitapları pıtrak gibi bitmeye başladı bile; yaz kitabı denen konseptle yakından uzaktan alakası olmayan ve uzun zamandır beklenen Hayvan Yemek ise, bugünden itibaren raflarda olacak. Jonathan Safran Foer'in bu metni, aklınızı ve kalbinizi sarsacak. Ezberlerinizi sorgulamak istemiyorsanız okumayın derim.
Ve evet, nemiyle, serinliğiyle, şeftalisiyle, uzun geceleriyle, yakan güneşiyle Temmuz geldi sonunda! Haftaya başlarken Temmuz'un yakında şehre atacağı Morrissey'den gelsin öyleyse: Meat is Murder.
(Görselde Xu Bing'e ait bir iş; Gökten Bir Kitap - Xu Bing, bu enstalasyon için tamamen yeni ve anlamdan yoksun bir dil yaratmış - yeni karakterler, yeni kelimeler, bitmek bilmeyen parşömenler vs. Yeni bir evren?)
"Roman en kolay yakılan sanat biçimidir."
YanıtlaSilNedir bu yakma aşkı, kolileri yığacak bir depo bulamamışlar mı?
YanıtlaSilYakında ev taşıyacak biri olarak en önemli mesele kitapların toplanması kolilenmesi taşınması ve dahi yeni yerlerine yerleştirilmesi. Hiçbir şeyden değil ama bu esnada insanın üzerine gelip çöreklenen yılgınlık, yeni kitap almanın biriktirmenin yeni kitapları takip etme hevesinin önündeki en büyük engel gibi görünüyor. Mütevazı kitaplığımda yer kalmadığı ve yeni kitaplıklar ilave edemediğim için yüzlerce kitap yaklaşık bir yıldır kolilerde gün yüzü göreceği günleri bekliyor. Benim gibi düşünen var mıdır bilmiyorum ama pahalı, gösterişli bir kitaplığa verileck bir parayı uzun zamandır almayı düşündüğüm kitaplara yatırmak daha akla yatkın geliyor. Ne yapsam bilmiyorum? Kitapları olduğu gibi bırakmakla yeni kitaplık alma arasında muhayyer kaldım. Acaba ben de 'Kitapları koyabileceğim uygun bir kitaplık bulamazsam yakacağım!' deyip tehditler savursam maksadıma ulaşır mıyım sevgili sirenseveler.
YanıtlaSil