25 Temmuz 2012 Çarşamba

Arz


Biliyorsunuz trend diye adlandırılan eğilimler, hayatın her alanında mevcut, öyle ki ideolojilerden tutun tatil yeri tercihlerine varana değin pek çok tercih bu trendler sayesinde gelişiyor. Global kitap aleminde son büyük trend, şimdilerde 50 Shades of Grey adlı kitabın ekseninde gelişmekte - kitap, Harry Potter'dan bu yana en çok satan kitap olmakla beraber, 'anne pornosu' diye adlandırılan tuhaf erotika akımının da yükselmesine yol açtı. Şimdiye değin bu kitabı ve ardından gelen, devamı niteliğindeki kitapları burada anmadım çünkü gelip geçici olacaklarına inanmak istedim - gelin görün ki Alacakaranlık serisinin hayranı olan Avustralyalı bir ev kadının kaleme aldığı (en azından bize anlatılanlar bu yönde) bu tuhaf kitaplar müthiş bir satış başarısına ulaştıkları gibi sinemaya da uyarlanmaktalar ve önümüzdeki yl boyunca yarattıkları rüzgara kapılıp peşlerinden pek çok muadil getireceklerini kestirmek gayet olası. İşte ilki: Erotik Klasikler! Eğer siz de Uğultulu Tepeler'i ya da Anna Karenina'yı okurken seks sahnelerinin eksik kaldığını düşünüp hayıflananlardansanız, müjde! Klasikleri yeniden kaleme alınmış versiyonlarıyla okumanız an meselesi. Daha evvel zombiler aşkına yeniden kaleme alınan Jane Austen'ın Aşk ve Gurur'u bu yolda ilk örneklerden olmuş, bu defa erotik muameleden geçecek ilk kitaplardan biri - malum, telifi yok, kadın erkek ilişkileri üzerine eğiliyor ve bolca diyalog ve tasvir barındırmanın yanı sıra ilişkiler tamamen platonik, bu iş için biçilmiş kaftan sayılır, değil mi? Jane Austen'dan pek hazzetmem sevgili okur, bir öyküyü yeni biçimlerde anlatma olasılıklarını da heyecan verici bulurum ama bu iş, nasıl desem, gerçekten de sinir bozucu bir boyuta varmış durumda sanki - yine de birileri muhakkak arz-talepten bahsedecek, klasikleri eğip bükmenin post-postmodern zamanlara has bir niteliği olduğunu söyleyecektir. Her neyse, ne diyelim, sonuçta kitap kitaptır ve her kitabı okumak isteyecek, her kitapla iyi vakit geçirip hoş bir bağ kurabilecek okur mevcuttur, dolayısıyla bize fazla söz söylemek düşmez. Yazıyı, şairin dizeleriyle bağlayalım biz en iyisi, ötesi boş:

Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta / Her şey naylondandı o kadar.


(Görsel, Louise Bourgeois.)

3 yorum:

  1. "Kitapları eleştirmek gibi bir hakkım yok ve onlardan nefret etmedikçe de yapmam. Jane Austen'ı sıklıkla eleştirmek istiyorum ama kitapları beni çıldırttığı için öfkemi okuyucudan saklayamayacaığım düşünüyor ve bu yüzden de her seferinde başlamadan duruyorum. 'Aşk ve Gurur'u her okuyuşumda onu deşmek ve kafatasına kendi kaval kemiğiyle vurmak istiyorum.”
    Mark Twain diyor, Jane Austen hakkında. Pek vahşi olsa da, gülmeden edemiyorum.

    Erotik klasiklere lafım yok. Hak ettiklerini bulsunlar okurları da, ne deyim yani.

    Şaire gelince, ah, ne severim.
    Şöyle diyorum o zaman ben de;

    "Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
    Şimdi de var biliyorum
    Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz"

    YanıtlaSil
  2. Ben de bu tür "fan fiction"lara fazla önyargılı yaklaşmamaya çalışıyorum. Ama birtakım klasikleri erotikleştirmek yerine önce halihazırda var olan erotik klasikleri pazarlamaya çalışsalarmış ya. Misal De Sade, D. H. Lawrence...

    YanıtlaSil
  3. lafın tamamı aptala söylenir: bugün cinsel açıdan yetersiz görülen metinlere bakan bilinçli bir okuyucu, cinsellikten haz etmeyen bir aseksüel değilse, boşlukları kendi fantezileriyle rahatça doldurabilir (okuyucunun benliğine, imgelemine yer açmayan bir metin; okuyucunun içinde yaşayacak genişliğe erişmediği bir metin, yazar tarafından çirkince işgal edilmektedir).

    kaldı ki zamanında sansürlenmiş, mahkemeye çıkmış birçok metin bile şimdi bakıldığında, yeterince erotik bulunmuyor. madam bovary, sözgelimi, müstehcenlikle suçlanmıştı. şimdi kitabın fazlaca naif olduğu bile söylenebilir. ya da james joyce'u düşünün. "ulysses'in pornografik olması, bir ansiklopedi maddesinin şehvet uyandırması kadar zor görünüyor", demişti bir eleştirmen.

    hikayenin tamamı aptala anlatılır. elbette bile isteye aptallık etmek serbest.elbette kendisine aptal muamelesi edilmediği sürece zeki olduğuna ikna olamayan insanların da yaşama/ okuma hakkı var.

    YanıtlaSil