23 Temmuz 2012 Pazartesi

Şaka!


Geçen hafta ABD'nin Colorado eyaletindeki Batman gösterimi sırasında vuku bulan saldırıya dair haberleri takip etmişsinizdir; saldırgan, pek çok insanı öldürüp yaraladıktan sonra rivayete göre 'Ben Joker'im,' beyanında bulunmuş. Ben haberi veren kaynakların yalancısıyım ya, neyse, kurmaca ile hayatın arasındaki sınırlardan bahseden pek çok yazı yazdık burada, bu vahim olaydaki kurmaca boyutunu es geçemedim. Silahlanmanın yeni bir çift ayakkabı edinmek benzeri prosedürlerle gerçekleştiği bir diyarda böyle bir saldırının vuku bulması pek şaşırtıcı değil aslında; henüz birkaç ay önce, bu defa Miami'de, yeni bir tür uyuşturucunun etkisi altında olduğu düşünülen bir adam, evsiz bir kişiyi yediği sırada yakalanmış ve polis tarafından altı kere vurulmak suretiyle öldürülmüştü - görgü tanıkları, yine kurmacadan yardım alarak, gerçek 'Hannibal Lecter'i izlediklerini hissettiklerini, olayın Walking Dead dizisinden bir sahneyi andırdığını vs. söylemişti. (Epey evvel, yine Hannibal Lecter'i konu alan Red Dragon filminin Almanya gösteriminde bir izleyicinin 'heyecanlanıp' önünde oturan kişinin kulağını ısırarak kopardığına dair bir gazete haberi okuduğumdan da eminim ancak google üzerinden doğrulamayı başaramadım.) Her neyse, tuhaf mı tuhaf, ama rüya ile gerçeğin, soyut ile somutun ne zaman, ne şekilde etkileşime geçeceği belli olmuyor; anlattığımız hikayeler, bir yerden sonra, bizleri de içlerine katarak başka hikayeler, başka kurgulara kapılıp sürükleniyor, gerçek hep kurmacadan yardım almak, onun ışığında filizlenerek dallanıp budaklanmak zorunda kalıyor. Malum, Goethe yazarak kendini sağalttığını idda ettiği romanı Genç Werther'in Acıları'nı yayımladıktan sonra (1774) Almanya'dakiler başta olmak üzere kitabın tüm okurları arasında bir intihar salgını gerçekleşmiş, Goethe büyük ihtimalle İtalya'da 'keyif çatarken' kitabın okurları akın akın intihar etmeye başlamıştı - psikolojide bugün -elbette ki kurmaca bir karakter olan- Werther'in adıyla anılan Werther etkisi adlı fenomen, ilk olarak 1974 yılında Amerikalı psikolog Dave Phillips tarafından adlandırlmış ve Genç Werther'in Acıları'nın yayımlandığı sene, kitapla ilişiği olan intiharların sayısının 2000'in üzerinde olduğu iddia ediliyor. Kitabın etkisi sadece intiharlarla sınırlı değil tabii; Werther'in cart sarı pantolonu ve kuyruklu mavi ceketi de, dönemin erkek modasına damgasını vurmuş, hatta etkileri Uzakdoğu'ya, ta Çin'e değin uzanmış ve döneme ait Çin porselenlerinde Werther ve umutsuzca aşık olduğu Charlotte'nin betimlemelerine rastlanmış. Her neyse, kurmaca ile hayatın, hayat ile kurmacanın ayrılmaz bir bütün olduğundan bahsediyorduk; hangisinin nerede bitip nerede başladığını kestirmek epey güç kimi zaman, öyleyse anlattığımız ve kulak verdiğimiz öyküleri önemsemek gerek - sayfada, perdede durduğu gibi durmayıp karşınıza atlayıvermeleri an meselesi olabilir. Sahi ne anlatıyorduk biz? Joker olduğunu iddia eden saldırgandan bahsetmiştik; Joker -ki İngilizcede şakacı anlamına gelir ve çeşitli mitolojilerde Şeytan, Pan, Kokopelli, Anansi, Coyote gibi folklorik karakterlere dair kolektif anlatılarda yansımalarına rastlanabilir- bu saldırı öyküsünün temel motifi gibi duruyor şimdilik, yeni öyküler anlatılana değin elimizdeki en iyi öykü bu ve ne yazık ki, oldukça hazin ve dehşetli.

(Görsel: Marcos Saboya ve Gualter Pupo, Kitap Labirenti.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder