31 Ağustos 2011 Çarşamba

Zararlı!

Fare, "Ah, dünya hergün daha da daralıyor" dedi. "Önce çok genişti, beni korkutuyordu, koşup durdum ve uzakta, sağda ve solda duvarlar olduğu için mutlu oldum. Duvarlar giderek birbirine yanaştı ve birden son odaya geldim; şimdi orada, köşede, içine düşeceğim fare kapanı duruyor."

"Koştuğun istikameti değiştir, yeter," dedi kedi ve fareyi yedi.


Geçen hafta Sabah'ın Kültür Sanat sayfalarında, ilaçlama hizmeti alan müşterilerine Dönüşüm'ün özel bir baskısını hediye eden haşere ilaçlama şirketi hakkında bir haber okudum ve gülümsedim. Böcek Avcısı adlı bu kitap dostu ilaçlama şirketinden hizmet almış olduğumu bu vesileyle açıklıyorum sevgili okur ve elbette ki kitap hediye etme jestlerini de takdir ediyorum; kitap dostu bizim de dostumuzdur, kafadan. Haberin güzelliği, şirket yetkilisinin "Edebiyat tarihinde Gregor Samsa'dan daha ünlü bir böcek yok," beyanatında yatıyor; haberi okuduktan sonra bunu, sanki bir Zen koan'ıymış gibi, uzun uzun düşündüm. (Şimdi burada farklı bir tartışma da söz konusu; çünkü Kafka Gregor'u dönüştükten sonra bir böcek olarak betimlese de, ondan bahsederken "Ungeziefer" terimini kullanır, terim haşere/zararlı olarak tercüme edildiğinden anlatıda aslında hafif bir muğlaklık ortaya çıkar, ancak buna takılmadım.) Bugünlerde Keret'in yeni öykü kitabı Buzdolabının Üstündeki Kız'ı yayına hazırlıyoruz; orada da hamamböcekleriyle ve talihsiz denebilecek bir ilaçlama deneyimiyle ilgili sürreal bir öykü mevcut - ama sanıyorum böcekleri, haklarında metinler okurken dahi, nesnel ve sade bir perspektifte değerlendirememişim, onu anladım.

Yukarıdaki öykü, bir başka Kafka güzelliği, Küçük Bir Fabl; Wallace'ın Consider The Lobster adlı kitabında yer alan Kafka konulu makalede de geçiyor. Wallace, Kafka'nın mizah yönünün Amerikalı öğrenciler tarafından kolaylıkla anlaşılmadığından dem vuruyor - daha doğrusu, mizahı mizah, trajediyi ise trajedi olarak kategorize eden bir kültürde yetişmiş olmanın Kafka'da odak noktası olan ve ruhani/varoluşsal bir dehşeti mercek altına yatıran girift mizahı algılama yoksunluğu bahsettiği. İnsana özgü bir benlik ortaya koyabilmek için verilen dehşetli mücadelenin sonucunda ortaya konan benliğin, o mücadeleden ayrı düşünülemez olması bahis konusu Kafka'da Wallace'a göre; söz konusu mücadelenin sonucunda varılan nokta, başlangıç noktasından farksız - ya fare kapanı ya da kedinin midesinde sonlanması kaçınılmaz bir süreç. Gregor Samsa üzerine her bakımdan kafa yorup "böcek" oluşunu salt bir metafor olarak değerlendirmek gibi biraz, ta ki Böcek İlaçlama Şirketi, özünde "insan" olduğu yargısına tutunduğunuz karakterin bir "böcek," hem de meşhur bir böcek olduğunu size anımsatana değin... Zadie Smith'in Changing My Mind'ına bakarsanız eli yükselttiğini ve Kafka'nın kendisini metafiziğe ait olarak düşündüğünü göreceksiniz. Girişteki fareye dönelim tekrar: haşere değil mi o da, eninde sonunda? Tatil günü kafa mı karıştırıyorum dersiniz? Kafam karışık olduğundandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder