Bu ayki Milliyet Sanat'ta Kaya Genç, bu yıl Orange Prize'a layık görülen Tea Obreht'in bir portresini kaleme almış - Obreht'ten burada daha önce de bahsettik, 22 yaşında tamamladığı ve Orange Prize'ı almasını sağlayan romanı Kaplanın Karısı'nın hazırlıkları sürmekte, Ekim ayında okuruyla buluşmaya hazırlanıyor. 16 yaşında üniversiteye başlayan, 20 yaşında yüksek lisans çalışmalarına girişen yazar, 1985 doğumlu - tüm dünyada büyük beğeni toplayan romanı üzerinde çalıştığı editör ise kendisinden yalnızca 4 yaş büyük. (Yaş manyağı değilim sevgili okur, genç insanların büyük başarılara imza atamayacaklarına inandığım da yok, ancak Obreht, yaşı itibariyle bu ödülü alan en genç figür ve bu, başarısını bir nebze daha yükseğe çeken bir unsur olarak anılması gereken bir husus.) Yugoslavya'da doğan, İngilizce yazan, yaşamının bir bölümünü Mısır, bir bölümünü ise Kıbrıs'ta geçiren Obreht, bir süredir genç yazarların böylesine iddialı çıkışlara yer vermemiş olan edebiyat sahnesini yepyeni bir ışıkla aydınlatacağa benziyor. Balkanlar'da geçen bir öyküyü büyülü gerçekçilikle yoğrulmuş bir yaklaşımla ele alan Obreht'in edebiyatın en yeni yıldızı olduğunu söyleniyor. Kaya Genç, yazısında Guardian'ın kitap editörlerinden Sarah Crown'ın Obreht'in başarısını "Avrupa'da fabl geleneğinin yeniden canlanmasına" yorduğunu söylemiş - fabl olarak değerlendirebileceğimiz unsurları bir yana, Kaplanın Karısı'nın hikaye anlatma geleneğine, geçmişe ve köklere uzandığını belirtmeliyiz. Romanın bir sürprizi de, içinde bir başka kitaba, muhtemelen çoğumuzun çocukken okumuş olduğu bir metne doğrudan gönderme barındırması... Dahası için, Ekim ayını, Kaplanın Karısı'nı bekleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder