Eleanor, mavi odanın kapısını arkasından kaparken bu kadar yorulmasının sebebinin tepedeki evin karanlığı ve boğuculuğu olabileceğini düşündü bezginlikle ama sonra bunun hiç önemi kalmadı. Mavi yatak inanılmayacak kadar yumuşaktı. Bu kadar korkunç olan bir evin, diye düşündü uykulu uykulu, bir o kadar konforlu olması tuhaf... Yatak yumuşak, çimenlik güzel, şömine hoş, Bayan Dudley’in yemekleri lezzetli. Arkadaşlarım da iyi insanlar, diye düşündü ve ardından, şimdi onları düşünebilirim, yapayalnızım, diye geçirdi. Luke’un burada ne işi var? Peki, benim burada ne işim var? Sevgililer kavuştu mu yolculuklar sonlanır.
Korktuğumu hepsi gördü.
(Tepedeki Ev, Shirley Jackson. Çeviren: Dost Körpe. Yazın sıcağında, gün ışığı fazlasıyla parlak, geceler de boğucu iken, hele de tam uykuya teslim olmadan evvel kendimi zaman zaman bir Shirley Jackson karakteri gibi hissediyorum sevgili okur; gerçeklikle ilişkim zedelenmiş ve kendi varlığımın bataklıklarından asla sıyrılamazmışım gibi. Bitimsiz girdaplar. Sonra her şey gibi, bu his de geçip gidiyor ve uyku, zihnimin oynadığı oyunlara son veriyor. Yaz, akıl sağlığı açısından tehlikeli bir mevsim ki bu da ayrı bir yazı konusu: Güneş ışığının parlaklığının yükselmesi ile algı hatalarının artması arasındaki bağıntı. Görselden kaynaklanan serbest çağrışım: Çocukluğumda feci ürkütücü bir TRT dizisi vardı Girdap adlı, ekşisözlük sağ olsun, orijinal adı Maelström'müş dizinin, hatırlar mısınız? Peki bir oyuncak bebekten daha korkutucu bir şey olabilir mi? Yoksa Girdap yüzünden mi şartlandım, bilemiyorum. Sayıklamalar burada bitsin, neşeli günler dileyelim.)
Benimde küçükken izlediğim ''girdap'' dizisinden hala kurtulduğum söylenemez...35 yaşıma geldim hala dimağımda o korkutucu oyuncak bebeklerin kalmasına inanamıyorum! Kitabının olması hem şaşırttı hem sevindirdi beni mutlaka okuyacağım...tanıtımınız için teşekkür ederim:)
YanıtlaSil