Yeni bir sene, dünya benzeri bir gezegen derken iki tanesi, gezegenimiz ısrarlı deveranını sürdürüyor sevgili okuyucu, yeni seneniz dilediğinizce geçsin diyorum öncelikle. Buraya bir kart koyduk geçen hafta ancak kimileri kişiye özel tebrik almadı mı hakarete uğramış gibi hissediyor ya, o hesaptan sözle söyleyelim öyleyse - oysa ne saçma, hakarete uğramak için hakarete uğramanız gerekir, yeni yıl tebriği almanız değil... Her neyse, ıslak ve karanlık bir Ocak ayının pençesindeyiz şimdi İstanbul'da; Etgar Keret ise ABD'de büyük çıkartmasını yapmaya hazırlanıyor, geçtiğimiz hafta çok fantastik bir öyküsü vardı New Yorker'da, dergiyle bir de söyleşi yapmış, aktarayım isterim - bu arada belirtelim, Keret'in kitabı Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü, 4. Baskısında, 2011'in en sevindirici şeylerinden biri, bu müthiş yazarın Türkiye'de böylesi beğeni kazanması oldu, New Yorker'dan anlaşıldığına göre ABD'de yayımlanacak olan Kapı Birden Vuruldu da o bölgede benzer bir etki yaratacak...
New Yorker: (Yaratıcı Yazı adlı öyküde) Maya adlı karakter, tamamen kendi perspektifinden anlatmıyor öyküsünü; son iki bölümde kocası konuşuyor. Neden?
Öykü yazdığımda içindeki bütün karakterler benimdir. Kahramanın karısını öldürmesi için kiralanmış bir katil bile söz konusu olsa, duygusal bir bağ kuramadığım bir karakter yaratamam. Kafamda yaşadıkları için, ben olmaları gerekir ve böylece öykü dünyasında vücut bulurlar. Hepsi ben olduğundan içlerinde seçim de yapamam, öyküde kimin bakış açısı ilginçse anlatıcı ya da kahraman o olur. Maya da aynısını yapıyor... Kedi yavrusu doğurmuş bir kadına dair öyküyü şüphe içindeki kocasının perspektifinden anlatmaktan iyisi var mı?
Buzdolabının Üstündeki Kız da, ilginçtir ki, birbirlerine birbirlerinin öykülerini anlatan karakterler ile başlıyor; okuduysanız hatırlayacaksınız - "Korkunç güzel bir hikaye, ama bana ait değil," diye sonlanır aynı adlı öykü. Sizin hayatınızdaki öykülerin sahibi kim?
Ne olursa olsun bu yıl sizin yılınız olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder