13 Haziran 2011 Pazartesi

Genç!

Geçen hafta Orange Prize'a layık görülen Tea Obreht'ten epey bahsettik; "genç yazar" dendiğinde kastedilenin çıtasını yaş bakımından epey aşağıya çekti bu "genç yazar." (Tea Obreht, 1985 doğumlu.) Jonathan Safran Foer'in ilk romanı Her Şey Aydınlandı ile yaptığı çıkışın ardından gelen en güçlü edebiyat fenomeni olarak nitelenen Tea Obreht -bu arada 1977 doğumlu Foer, Her Şey Aydınlandı yayımlandığında tıpkı Obreht gibi 25 yaşındaydı- Cornell Üniversitesi yaratıcı yazarlık bölümünden 2009 yılında mezun olmuş ve büyük beğeniyle karşılanan romanı Kaplanın Karısı'nın önemli bir kısmını öğrenciliği sırasında tamamlamış. Kaplanın Karısı sarsıcı ve özgün bir metin; yazarın yaşının bu denli "genç" olması, Orange Prize'a aday gösterilen diğer oturaklı isimleri sollaması açısından basında da epey ilgi uyandırmışa benziyor (ödüller isimlere değil metinlere verilmiyor muydu?); yazarın yaşı, romanın yarattığı etkiden daha çok öne çıkmışa benziyor. (25 yaşında bir insana yönelik toplumsal beklentiler, "cayır cayır" yazmalarını içermiyor olsa gerek.) Lafı epey dolaştırmış oldum; yukarıdaki resimde bir başka "genç yazarı," Tanrı Öldü'yü kaleme alan Ron Currie, Jr.'ı görmektesiniz, 1975 doğumlu Ron Currie, Jr. Obreht kadar olmasa da halen bu kategoride anılan bir isim. Yeni yazarlar lanse edildiğinde mevcut isimler üzerinden referans vermek yayıncılık dünyasının olmazsa olmazlarından; Ron Currie, Jr. da Kurt Vonnegut, Chuck Palahniuk ve Raymond Carver gibi isimlere olan paralelliğiyle anılıyor... Kişisel fikrim, özgün bir işi tanımlarken benzeşik olduğunu düşündüğümüz isimleri anmaktansa yazarın etkilendiğini beyan ettiği kaynakları göz önüne almanın daha doğru olduğu yönünde; yazarın kendisine de bu soru yöneltilmiş ve cevabı şu minvalde olmuş: "(Kurt Vonnegut'un edebiyat alanındaki kahramanlarımdan biri olduğunu belirtmekle beraber) böylesi benzetmelerin en iyi ihtimalle bile keyfi ve eksik olduklarını, en kötü ihtimal dahilinde ise mübalağa haricinde bir anlam taşımadıklarını düşünüyorum." Yeni bir yazarı okura belli referanslarla tanıtmanın gerekliliği bir yana, bu konuda Ron Currie, Jr.'a katılmamak, özgün bir sesin omzuna ağır bir yük bindirilmemesi gerektiğini savunmamak elde değil. Biz de, öyleyse, yazarın etkilendiğini söylediği isimlere bakalım: David Foster Wallace, George Saunders, Max Apple, Raymond Carver, Kurt Vonnegut, Hunter Thompson, Lorrie Moore, Kelly Link, T.C. Boyle... Bu adları anarken de dikkatli bir beyanda bulunuyor Ron Currie, Jr. ve yazın anlamında etkilenip etkilenmediğini bilemediğini, bu isimlerin eserlerini her şeyden önce bir okur olarak beğendiğini belirtiyor. Yazıya bir "genç yazar" girizgahıyla başlamıştık; içinde yaşadığımız kültürel iklimin gençlere pek sıcak bakmadığını, yeni olana kuşkuyla yaklaşmaya meylettiğini iddia edebiliriz sanıyorum; o yüzden yazıyı tüm bunların subjektif referanslar ve kategoriler olduğunu hatırlatarak, bir kitap hakkında en doğru yorumu ve konumlandırmayı okurunun yapacağını söyleyerek kapatalım... Ki bu, bizlere, her birimize belletilmeye çalışılan her konu için de geçerli olsa gerek. Geçtiğimiz hafta da vurgulamıştık, beyin bedava. Unutmamak gerek.

Tanrı Öldü, Ron Currie, Jr.'ı tanımak isteyenler için, tüm kitapçılarda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder