24 Nisan 2013 Çarşamba

Tanrı



Bir çocuğun babasının her şeyi bildiğini sanması, ne zaman ne yapılması gerektiğini, nasıl yaşanması gerektiğini bildiğini zannetmesi, yeryüzündeki en güzel düşüncelerden biridir.

Bu, insanların Tanrı fikridir.

Ama çocuk büyüyüp de babasının kendi bildiğinden pek de fazlasını bilmediğini fark ederse, tavsiye istediğinde beceriksizce sarf edilmiş insan sözcükleri ile karşılaşırsa, bir yol arayışına düşüp de babasının seçeceği yolun yeterince iyi olmadığını anlarsa; eğer çocuk kimsenin ne yapılması gerektiğini bilmediğini fark edip öylece ortada kalırsa -kimse nasıl yaşaması, davranması, yargılaması, düşünmesi, görmesi, kavraması gerektiğini bilmez, kimse bilmez bunları, ama herkes çaresizce uğraşır durur- işte o zaman müstehzi bir tavır takınır ya da çaresizliğe, deliliğe sığınır. 

Ama çocuklar ve babalar ruhlarının derinliklerinde bir çıkış yolu, bir yetki, derin bir bilgi, bir görüş, bir bakış açısı, doğru davranış biçimi, dünyanın tüm kederleri ve kargaşası içinde bir doğru yol olduğunu bilmelidir - insanlardaki Tanrı'dır bu.

(Kerouac'ın Günlükleri'nden; kaynak: The Windblown World. Fotoğraf, buradan. Big Sur için anahtar niteliğinde.)


3 yorum:

  1. Bir kez daha; günlükleri okumak isterdim.
    Bloggerım sana söylüyorum, yayımcım sen anla!

    Neyse, şuna aklım takılıyor: Dünyanın her yerinden birçok insan çıktı ve her zaman kaçışın mümkün olduğu bir yolun olduğunu söyledi. Kendi içine saplananlardan başka, delilerden başka, herkes çıkışın olduğunu umdu ama kim buldu, kim bulamadı? Herkes bir yol olduğunu söyledi, söyledi, söyledi. Çıkış yolu nerede? Tanrı nerede?

    Aslında delirmek ve delirmemek arasındaki ince çizgide sadece çıkış umudumuz tutuyor bizi. Oysa çıkış yok. Varsa da gösteremem en azından kimseye. Ya da şöyle söyleyeyim; kimseye bir çıkış vadecek kadar güvenmiyorum kendime.

    YanıtlaSil
  2. not: görseli çaldım, vakti gelince big sur yazısında kullanmak üzere.

    YanıtlaSil
  3. Ah hayat ne güzel, mucizelerle dolu, Tanrı şunu yaptı, Tanrı bunu yaptı, teraneleri okuyup duruyor herkes, yaptıklarından nefret etmediğini nereden biliyorsunuz ki? Belki de sarhoştu ve nereye gittiğinin, neler yaptığının farkında değildi…

    Big Sur da böyle diyor Kerouac ve yakında vizyona girecek olan uyarlamanın fragmanında da yer alıyor bu sözler. Film nasıl olur bilmem ama fragman pek tatmin edici değildi.

    YanıtlaSil