"Teşekkür ederim, dedi ve adamı, bugüne dek öptüğü veya öpüldüğü ya da öpüleceği ve okuduğu onca romandan bilmese insanın tek öpülebileceği yeri zannedeceği yerinden, alnından öptü.
Yankel’in satın aldığı pek çok şeyi gizlice iade etmek zorunda kaldı. Yankel hiç farkına varmadı çünkü neler aldığını hiç hatırlamazdı. Kütüphanelerini halka açmak ve ödünç kitaplar için cüzi bir ücret talep etmek, Brod’un fikriydi. Ona tutulan erkeklerden edinebildikleriyle beraber geçimlerini sağlayan bu paraydı.
Yankel, Brod’un kendisini yabancı hissetmemesi, aralarındaki yaş ve cinsiyet ayrılığını fark etmemesi için elinden gelen tüm çabayı gösterdi. Çişini yaparken daima kapıyı açık bıraktı (daima oturdu ve daima işi bitince silindi) ve ara sıra, sırf kendisini kötü hissetmesin diye Brod’un bilerek altına ettiğinden habersiz, sırf, Bak, ben de yapıyorum, demek adına altına etti. Brod salıncaktan düştüğünde kendi dizlerini zımparalayarak, Bak, ben de düştüm, dedi. Göğüsleri büyümeye başlayınca gömleğini sıyırıp yaşlı, sarkmış memelerini göstererek, Yalnız sen değilsin, dedi.
Büyüyüp yaşlandığı dünya buydu. Trahimbrod’un içinde kendilerine Trahimbrod’dan uzak bir sığınak, dünyanın kalanına hiç benzemeyen bir yaşam alanı yaratmışlardı. Asla kötü söz söylenmiyor, hiçbir zaman el kalkmıyordu. Fazlası, ağızlardan asla öfkeli sözler dökülmüyor ve hiçbir şey inkâr edilmiyordu. Daha da fazlası, asla sevgiden yoksun sözler sarf edilmiyordu ve her şey, her şeyin öyle değil, böyle olabileceğinin kanıtının ufak parçaları kabul ediliyordu. Madem dünyada gerçek sevgi yok, o zaman yeni bir dünya kurarız; kocaman duvarlar öreriz ve içini yumuşacık kırmızılarla döşeriz ve kapısına bir mücevhercinin mücevher kutusuna düşen bir elmasın çıkaracağı sesi çıkaracak ve böylece sesini hiç duymayacağımız bir tokmak takarız…
Sev beni çünkü sevgi yok ve var olan her şeyi denedim."
(Her Şey Aydınlandı; Jonathan Safran Foer. Çeviren: Algan Sezgintüredi.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder