31 Mart 2010 Çarşamba

Reklamlar bitti!


Bazen bunlara değer mi diye sorguladığımız olurdu. Hindistan’a yerleşmek ya da yeniden anaokuluna başlamak daha iyi olabilir diye düşünürdük. Özürlüler için çalışmak ya da ellerimizi kullanarak bir şeyler üretmek mesela... Bizi her gün ve hatta zaman zaman da saat başı dürten bu arzulara hiçbirimiz kulak asmazdık. Bu arzuların peşinden gitmektense, toplantı salonlarında bir araya gelip günlük meseleleri tartışırdık biz.


Önümüze sıradan işler gelirdi ve biz de bu işleri profesyonel bir şekilde, tam zamanında tamamlardık. Bazen her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız da olurdu. Baskı hataları yapılır, sayfa numaraları karışırdı. Reklamcılık işindeydik ve bizim işte detaylar çok önemliydi. Bir müşterinin ücretsiz müşteri danışma hattının numarasında tireden sonraki üçüncü rakam sekiz yerine altı yazılırsa ve ilanımız baskıya bu şekilde girer de Times dergisinde o haliyle yayınlanırsa, ilanı gören hiç kimse verilen telefon numarasını aynı gün arayamamış olur ve siparişini de o gün veremezdi. Web sayfasına bakabilecek olsalar bile, biz yine de o ilanla kaybolan parayı sineye çekip oturmak zorunda kalırdık.


Şimdiden canınız mı sıkıldı?


Bizim canımızı her gün sıkıyordu bunlar işte. Sürekli sıkılıyordu canımız, kolektif bir sıkıntı yaşıyorduk ve hiçbir zaman da geçmeyecekti çünkü bizler asla ölmeyecektik.


(Ve İşimiz Bitti, Joshua Ferris; çeviren: Duygu Günkut.)

Joshua Ferris, genç ve büyük umut vaat eden bir yazar. Ve İşimiz Bitti, ekonomik darboğazda debelenirken verilen yaşam mücadelesini mizahi ve edebi bir dille anlatıyor.

Hayat akıp giderken işyerinde ömür tüketenlerin romanı, Ve İşimiz Bitti. Biz demekten usanmayan ama ortak bir kaderi de kabullenmeyen bir neslin fazla dile getirilmeyen gerçekleri karşınızda.

Resimde tilkiyle mücadele halinde olan figür, Joseph Beuys; toplumun tümünün bir sanat eseri oluşturabileceği ve her bireyin bu esere katkıda bulunabileceği iddiasıyla tanıdığımız bir sanatçı. Ve İşimiz Bitti, kolektif yaşantıya başka bir açıdan bakıyor olsa da, Beuys'u anmamak elde değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder