26 Mart 2010 Cuma

Sıfırdan az


Burada daha önce Trainspotting'in sürprizlerinden ve Danny Boyle'un sinema uyarlamasıyla ayrıştığı noktalardan kısaca bahsetmiştik. Spud'ın duygusallaşıp beğendiği kadının yanında amaçsızca ve her zamanki gibi saçmalayarak yürüdüğü bir bölümün tamamının The Smiths'in There Is A Light That Never Goes Out şarkısına saygı duruşunda bulunduğunu belirtmiştik. Kitabın bir diğer sürprizi ise Danimarkalı filozof Sören Kierkegaard'a Renton'ın ağzından selam çakması. Okuma tecrübesi kişiye göre değişir elbette, ancak Welsh bu kült romanında Renton'ın seçimlere dair söylediklerinin varoluşçuluk ekseninde değerlendirilmesi için adeta zarf atıyor okurlarına. Renton ve Spud'ın Waterstone's Kitabevi'nden kitap çalmak suçuyla hakim karşısında oldukları bölümde Renton Kuzey'in bu ağır top filozofu sayesinde savunuyor kendini. İkna edici olup olmadığına karar vermek size kalmış:

 

“Bay Renton, niyetiniz kitapları satmaktı, değil mi?”


“Hayır. Şey, hayır, efendim. Niyetim onları okumaktı.”


“Kierkegaard okuyorsunuz demek. Bize biraz Kierkegaard’dan söz edin öyleyse, Bay Renton,” dedi, kendini beğenmiş amcık.


“Kierkegaard’ın öznellik ve gerçeklik kavramları ilgimi çekiyor, özellikle seçim yapmakla ilgili fikirleri; gerçek seçimin başkalarının deneyim ve öğütleri doğrultusunda değil de, kuşku ve kararsızlık neticesinde yapıldığı fikri. Kierkegaard’ın felsefesinin esasen burjuva, varoluşçu bir felsefe olduğu ve kolektif toplum zekâsını küçümsediği, haklı olarak, tartışılabilir. Fakat aynı zamanda özgürleştirici bir felsefedir, çünkü toplumsal zekâ reddedildiğinde, bireyin üzerindeki toplumsal denetimin tabanı zayıflar ve…”

Otomatiğe bağlamış gidiyordum. Birden frene bastım. Zeki tiplerden nefret ederler. Konuşmaya devam edip daha büyük bir para cezası almak, ya da tanrı korusun, cezaevini boylamak işten bile değildi.


Saygılı ol Renton, saygılı ol. 

(Trainspotting - Irvine Welsh; çeviren: Avi Pardo.)

(Üstteki resim Julian Schnabel'e ait. Aşağıda ise Camden'dan bir manzara; beklenmedik derecede ılık bir sonbahar gününde bir sahaf dükkanının davetkar tezgahı, Trainspotting bu kez Marie Antoinette'in yamacında.)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder