Yeni bir haftanın başlangıcı, kapkahverengi ve ıslak bir Mart havası... Irvine Welsh klasiği Trainspotting'i yeni Avi Pardo çevirisiyle özel bir baskı için hazırlıyoruz son birkaç aydır, bugünlerde gerisayım başladı. Trainspotting, yeni baskı ve çevirisiyle çok yakında raflarda olacak.
Bizler masalarımızın başında çalışmayı sürdürürken, geçtiğimiz günlerde ülkemizde Görünmeyen adlı romanı Can tarafından yayınlanan Paul Auster'a bırakalım sözü.
Soru: Günümüz edebiyatında hangi isimleri takip ediyorsunuz?
Auster: Pek çok yazar var-muhtemelen sayabileceğimden çok. Don DeLillo, Peter Carey, Russell Banks, Philip Roth, E.L. Doctorow, Charles Baxter, J.M. Coetzee, David Grossman, Orhan Pamuk, Salman Rushdie, Michael Ondaatje, Siri Hustvedt... Şimdi aklıma bunlar geliyor ama soruyu yarın sorsanız başkalarını sayabilirdim. Pek çok insanın inanmak istediğinin aksine, roman gayet iyi durumda bugünlerde; tıpkı eskiden olduğu kadar etkin ve sağlıklı. Tükenmeyecek bir şey roman; pesimistler ne derse desin.
Soru: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
Auster: Çünkü roman iki yabancının tümden mahremiyet içerisinde bir araya geldiği tek yerdir. Yazar ve okur kitabı hep beraber oluşturur. Hiçbir sanat dalında bunu bulamazsınız. Hiçbir sanat dalı insan hayatının esasındaki içedönüklüğü bu şekilde yansıtamaz.
(Paris Review Söyleşileri 4.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder