Jon Krakauer'in Yabana Doğru isimli kitabını geçtiğimiz yaz başında yayımlamıştık. Yaban dendi mi akla ne yazık ki bildiğim kadarıyla tek olan av ve avcılık TV kanalı geliyor ki bunu şimdilik bir kenara koyalım, aklımızdan çıkartalım. (Yakup Kadri'nin avdan sonra akla gelmesi ise ilginç.) Kitabı bilmeyenler, belki Sean Penn yönetmenliğindeki Hollywood uyarlamasını ve Eddie Vedder'ın şahane müziklerini anımsayacaklardır. (Uyarlamayı içerik olarak kitaptan uzak bulduğumu, öykünün fazlaca duygusallaştırılarak sulandırıldığını düşündüğümü ekleyeyim; yalnız görüntülere diyecek söz yok.) Film, ülkemizde Özgürlük Yolu adıyla gösterilmiş. (Janis Joplin ne diyordu Me&Bobby McGee'de; özgürlük, kaybedecek bir şeylerin kalmadığı anlamına gelir sadece gibisinden bir şeyler değil miydi?)
Aslında kurgu metinlere ağırlık tanıyoruz, ancak Krakauer'in Chris McCandless'ın izlerini takip ederek anlattığı gerçek hayat öyküsüne kayıtsız kalamadık. McCandless, yirmili yaşlarının başlarında üniversiteden mezun olur olmaz yollara koyulur ve arabasından, cüzdanından, onu bağladığını düşündüğü tüm şeylerden kurtularak tek başına Alaska'ya doğru yola çıkar; pusulası, haritası, erzağı olmaksızın. "Büyük maceram" adını verdiği bu yolculuk öncesi, çeşitli yerlerde geçici işlerde çalışır, otostopla seyahat eder, kendi gibi pek çok gezginle dostluk kurar ancak çetin şartlar altında doğada bir başına yaşam mücadelesi verme hayalinden ödün vermez. Krakauer, Yabana Doğru'da Alaska'ya gidişinin birkaç ay ardından cesedi geyik avcılarınca bulunan McCandless'ın izlerini ağaç kabuklarına kazıdıklarından tutun yollarda tanıdığı insanlara gönderdiği kartpostallara varacak şekilde sürmüş ve bu sarsıcı öyküyü sayfalara dökmüş.
Kitap; yayımlandığından bu yana, pek çok ilginç kişilikle temasa geçmemize vesile oldu. Bunlardan biri, Git dergisinin ardındaki isim olan Timur Danış. Timur Danış, Ekşisözlük'teki biosuna göre 12 Eylül'ü bitirmek için yürümeye başlayan; yürüye yürüye Marmaris’e, Sinop’a, Ankara’ya, Moskova’ya ulaşan ve yürüyünce yazmaya da başlayan bir aktivist. Yabana Doğru vesilesiyle Timur Danış ile tanıştığımızda, Karadeniz sahilinde zorlu bir yürüyüşü tamamladığından ve yol boyunca Yabana Doğru'yu okuduğundan bahsetti bizlere. Sanırım hepimiz, büyük şehir yaşantısından kaçmış ya da kaçma hayalleri kuran birilerini tanıyoruz; Yabana Doğru, bir anlamda "başka türlü" yaşamların mümkün olduğunu ve ait olduğumuz ama düşman görmeye meyilli olduğumuz doğanın gerçeğini gözler önüne seren, düşündürücü bir metin. Biraz ferahlamak için...
Aşağıdaki resim efsanevi doğa fotoğrafçısı Ansel Adams'ın objektifinden; son sözler ise McCandless'ın kendi ağzından gelsin: "... Sürekli değişen bir ufuktan daha büyük keyif olamaz, her yeni gün yepyeni bir güneşin altında doğabilir..." (Yabana Doğru - Jon Krakauer. Çeviren: Taylan Taftaf.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder