Hiçbir şey değişmemişti; hiçbir şey farklı değildi, -sadece bu noktada kulaklarımı açıp söylenenleri değil, o söylenenlerin arkasındaki mırıltıyı dinledim.*
Bir gündemdir gidiyor sevgili okur, hem de öyle bir hızla almış başını gidiyor ki sersemlememek olası değil. Ortak gündemimizden bağımsız, kişinin özeline ait bir gündem olabilir mi, ondan bile emin değilim artık. Edward Young, "Orijinal olarak doğuyor, kopya olarak ölüyoruz," demiş ya, bizler tepkilerimiz ve tavırlarımızla tektipleşmekle kalmıyoruz; ağızdan verilen suyu anında 'işeyen' oyuncak bebekler gibi, mütemadiyen dayatılan birtakım söylemlere ve eylemlere anında yaygara kopararak tepki veriyor, ardından bir sonraki gündem değişikliğiyle yeni yaygaramıza koyuluyoruz. Yorucu, öyle yorucu ki böyle yaşamak... Edebiyata ve edebiyat üzerinden yaşama uğraşına odaklanan bu blogda son birkaç gündür tartışılan ve en hafif deyişle mide bulandıran, insanlık dışı, cinsiyetçi söylemleri tekrarlayarak zeminimi karartmak niyetinde değilim, zaten -gündem gereği- olan biteni takip etmişsinizdir... Bedenin, kadın bedeninin gördüğü folluk muamelesi ve kadınların bedenlerine, kimliklerine, varlıklarına, yaşamlarına uygulanan tahakkümler bir yana, bunlara itiraz ederken tecavüz dışında bir sav geliştiremeyenlerin acizliği en hafif ifadesiyle asap bozucu. Bugün ben bambaşka bir konuda, bambaşka bir yazı yazacaktım oysa... Hepimiz gibi ben de gündeme kurban gitmiş olabilir miyim? Şimdi ise tepkimi, sıkıntımı, üzüntümü, öfkemi sadece yukarıdaki görsel ile ifade etmek niyetindeyim.
Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.**
(Haftanız, eğer böyle bir şey mümkünse tabii, şen olsun... Görsel, Edwin Wurm. Hıyar Turşusu olarak Otoportre.Alıntı: Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf. Çeviren: İlknur Özdemir; Kırmızı Kedi. (**) Alıntı: Tutunamayanlar, Oğuz Atay; İletişim.)
Hıyar Turşusu Olarak Otoportre...
YanıtlaSil