Haftaya Beat Kuşağı ile başladık ve o damardan devam ettik sevgili okuyucu... Beat'ler, tarihin tozlu sayfalarına kolay kolay gömülecek değiller; bırakmış oldukları izler, çağdaş kültürel üretim saflarında halen görünür, etkileri halen hissedilir durumda. Bolano'nun Vahşi Hafiyeler'inde Kerouac'ı görmemek, Nirvana'nın müziğinde Beat'lerin izlerini yadsımak olası değil. (Gerçi, Burroughs ile Kurt Cobain zamanında bir araya gelmişler ve Burroughs, Cobain'in 'durduk yere asılan suratı'nı pek beğenmemiş, yaşayan bir ölüye benzediğini düşündüğünü söylemiş, o ayrı.) James Franco, Johnny Depp, hatta Katy Perry, Kerouac'ı ilham kaynakları arasında listeliyorlar hâlâ; sarmallar tuhaf, Neal Cassady, bir mektubunda Gogol'ün Ölü Canlar'ını okurken Kerouac'ı andığını söylüyor, Gogol'den Katy Perry'ye uzanmak en hafif deyimle ilginç ancak. Beat Kuşağı, daha önce belirttiğimiz gibi, bir tek günün dökümü aslında, dostlar arasında geçen, öylesine bir gün.
Genele dair fikir edinmek isterseniz Sel ve 6 45'in ortak çalışması Beat Kuşağı Antolojisi'ni öneririz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder