Beat'lere, özellikle Kerouac'ın hızla yazdığı metinlere burun kıvıran Truman Capote'nin meşhur bir lafı var, Kerouac'ın yaptığına 'yazmak değil daktilo etmek' demenin daha doğru olacağını söylüyor. Kerouac, özellikle Benzedrine ve türevi uyarıcılar eşliğinde 3 hafta içinde yazdığı Yolda üzerinden böylesi eleştirilere maruz kalmış, ancak belirtmek gerek, Yolda'nın yazımı 3 hafta sürse de, yazarın yollarda olduğu yıllar boyunca doldurduğu pek çok defter, taslak olabilecek pek çok not, mektup ve her şeyden önemlisi biriktirdiği pek çok tecrübe mevcut, bunları, haydi bunlar bir yana metnin yetkinliğini görmezden gelmek pek akıl kârı sayılmaz. Tempo mühim bir şey elbette, yaşamın, yazmanın, soluk almanın, cazın, yolun bir temposu var; o tempoyu okura kelimeler üzerinden aktarmak, işte Kerouac'ın düzyazı ile başardığı şey bu.
Daktilo etmek demiştik, yukarıda Kerouac'ın ölümü sonrası müzayedeye çıkan daktilolarından biri, hayata veda ettiği 1969 yılında kullandığı, son cihaz. Aşağıda yine bir müzayedede satılan, Kerouac'a ait sırt çantası.
Beat Kuşağı'na eşlik etmesi için bir liste bir de çıkma var burada; kitaba yancı niteliğinde. Bu arada 6 45'in Uluma'yı yeniden yayımladığını, James Franco'nun Ginsberg'ü canlandırdığı Howl adlı filmin ilgiye şayan animasyonlar içerdiğini ve 2012'de beyazperdeye uyarlanmış bir Yolda filminin 'yolda' olduğunu belirtmekte yarar var.
aylardır beklediğim kitabı tembelliğimden ötürü hala alamadım; bir ekleme yapayım dedim, Big Sur'un filmi de çekiliyor diye biliyorum. Umarım bu film de vizyona girmeden kitabı okuma şansına erişiriz. :)
YanıtlaSil