Uzun ve yorucu bir haftanın sonuna geldik sevgili blog okuru; yazarınız epey badire ile cebelleştikten sonra sapasağlam karşınızda olduğunu gururla duyurur. Sene sonlarının tatlı bir telaşı, insanı özetler çıkarmaya iten bir tarafı ve beklenmedik anlarda ters köşe yaparak hayat akışını hızlandırma gibi özellikleri var - aman dikkat. Haftayı bağlarken Vahşi Şeyler'e dair son sözler Dave Eggers'dan gelsin. Eggers, hayatın sterillliğinden ve bunun bir çocuk için ne denli feci olduğundan bahsediyor:
Spike ile senaryoyu yazmaya başladığımızda haftalar boyu kendi çocukluklarımızdan bahsettik. O kadar fazla şey deşmiştik ki hepsini senaryoya sığdırmamız imkansızdı. Böylelikle kitap, benim için kendi çocukluğumla ilgili düşündüklerimi öne çıkartan bir fırsat oldu; kimi oldukça kişisel, kimi de alaycı yanlarını... Roman sayesinde Max'e kendi çocukluğumdan bir şeyler kattım, biraz da çocukken tanıdığım diğer çocuklardan... Biz çocukken epey tehlikeli işlere kalkışırdık, çok yaramazlık yapardık. Tüm derdimiz her yeni gün dışarı çıkıp saçma sapan işler karıştırmaktı. Romanda, Max'in seyahate çıkmadan önceki yaşamı benim kendi çocukluğuma bir saygı duruşu sayılır - o zamanlar gündüz bisikletle evden çıkıp akşam hava kararana değin dönmemek bir çocuk için hiç de garip sayılmazdı ama şimdi öyle. Max kafese tıkılmış bir hayvan gibi hissediyor biraz; ya da yaşam alanı elinden alınmış bir hayvan gibi. Ama çocukların alana ihtiyacı vardır; özgürlüğe ve her fırsatta kirlenmeye...
Sene sonu gelirken bizden tavsiye: Özetlerinizi çıkarın, sağlamalarınızı yapın ve neye ihtiyacınız var, onu düşünün. Benim kendi özet sürecim başlayalı epey oldu, böyle giderse onun da özetini çıkarmam gerekebilir. Sizin haliniz hoş olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder