Hiçten yapılmış bir adamı seviyordu. Onsuz birkaç saat geçirmeye görsün, onu hemen bütün bedeniyle özlemeye, polietilen ve betonla kuşatılmış bürosunda oturup onu düşünmeye başlıyordu. Ve her seferinde zemin kattaki bürosunda kahve suyu ısıtıyor, yüzünü buharına tutup onun yanaklarını ve gözkapaklarını okşadığını hayal ediyordu. Oturduğu apartman dairesine gidip merdivenleri koşarak çıkmak ve kapıyı anahtarıyla açtığında onu boş yatağının çarşafları arasında çıplak ve bekler halde bulmak için sabırsızlıkla gün bitsin istiyordu.
(Alıntı, Buzdolabının Üstündeki Kız adlı Etgar Keret şahanesinde yer alan 'Hiç' adlı öyküden, devamı kitapta... Çeviren, elbette ki Avi Pardo. Buzdolabının Üstündeki Kız'ı, yıl bitmeden okumanızı şiddetle öneriyoruz, son öykü 2012'ye ne olursa olsun gülümseyerek girmenizi sağlayacak nitelikte. Görselde, Ralph Steiner imzalı bir 'hiç' fotoğrafı.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder