Gördüğünüz üzere tatil adı altında geçen bir haftalık kafa izni sona erdi ve yeniden karşınızdayım sevgili okur. Ben uzak diyarlarda kitaplar, hamak vs. içeren tatilimi yaparken hayat akmayı sürdürmüş elbette; gündem almış başını gitmiş. Merak etmeyin, size özet yapma niyetinde değilim; hatta gittiğim yörenin yerlilerinin -Aborjin değiller elbette, yerli demek biraz tuhaf, bildiğimiz Ege insanı söz konusu, gizeme gerek yok- özlü bir sözü var, onunla bağlamak isterim: Olur gider. Elif Şafak yeni bir kitap çıkartmış misal, kapağında ise erkek kılığına girerek kendi poz vermiş bizzat; tatilden yeni dönmüş sıfır kafayı dumura uğratmadı desem yalan olur. Yazarın kitabının içine gömülmesi şaşırtıcı değil de, bir aktris hırsıyla yarattığı karakter kılığına girmesi -nasıl desem- takdire şayan gerçekten. Roman öldü diye her yıl çıkıp ortalığı velveleye verenler bu örnekten yola çıkarak romanın tiyatroya kaymakta olup olmadığını da -aynı anlamsız çerçevede- tartışabilirler. Yazın geldiğini anlamayanlar varsa aramızda, Elif Şafak sayesinde öğrenmiş oldular ki bu da takdire şayan bir durum.
Görselde moda insanı Karl Lagerfeld'in kütüphanesini görüyoruz - kitabın nesnel varlığına ulu orta saldıranlar için geliyor, iPad kitaplığı şöyle bir atmosfere sahip olabilir mi? Neyse, neden tatil yapıyoruz, daha çok çalışabilmek için elbette sevgili okur. Önümüzdeki aylar için şahane kitaplar hazırlıyoruz. İlerki günlerde sizlere ufak ufak çıtlatacağım ama önce bir merhaba demek istedim. Ha bir de, sıcaktan bunalanlara, gündemden kusma raddesine gelenlere aforizmasal bir katkıda bulunmak gerekti, neymiş: Olur gider!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder