30 Nisan 2010 Cuma

Ateş altında çikolata

Nisan ayının son günü bugün; sürekli hastalanmak suretiyle biraz zorlu bir bahar başlangıcı yaptım denebilir. Ülke gündeminin algı sınırlarını zorlayan gelişmelerinden midir, nisanın zalimliğinden midir artık nedir, bazı şeyleri anlayıp hazmetmekte güçlük çeker oldum. Telaşa mahal yok, burada kişisel algı problemlerimi açacak değilim. Aslında Tim O'Brien'ın Taşıdıkları Şeyler'de bahsettiği tropik çikolatayı anlatan bir yazı yazma niyetindeydim. Öyleyse, başlayalım.


Portakallısından acı biberlisine çeşit çeşit çikolataların durduğu market raflarının önünde durduğunuzda tropik çikolatayı anımsayın isterim. Çok lezzetli olduğundan değil; belirli amaçlara yönelik olarak tasarlanmış ve muasır medeniyetin emellerini yansıtan gölgede kalmış bir gerçeklik olduğundan. Öncelikle şunu söyleyelim; tropik çikolata, "onların" taşıdıkları şeylerden biri; tıpkı konserve açacağı, el bombası, sakinleştirici, kız arkadaş mektupları gibi.


Orijinal tasarımı 1937 yılına dayanıyor; ABD ordusu ünlü çikolata üreticisi Hershey's'e 48 derece sıcaklıkta dahi erimeyecek, besin değeri yüksek ve tadı patatesi andıran bir çikolata yaptırıyor. 2. Dünya Savaşı sırasında "çikolata"nın gaz geçirmeyecek şekilde paketlenmesi de başarılıyor. Lezzet, bilinçli olarak haşlanmış patatese yakın düşünülmüş, çok güzel bir tadı olursa askerlerin bunu keyif amaçlı tüketeceği varsayılmış. (Askerlik keyif yapma yeri değil... Bu laf böyle değildi tabii. Her neyse.)2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerleri çikolataya tadı ve bağırsaklar üzerindeki etkisi yüzünden 'Hitler'in Gizli Silahı' adını verince, Hershey's harekete geçmiş ve haşlanmış patatesten biraz daha uzak, kakaosu daha belirgin ama öncelikle belli ağırlık sınırlarını aşmayan ve sıcakta erimeyen yeni bir çikolata üretmiş. Tim O'Brien'ın Taşıdıkları Şeyler'de bahsettiği tropik çikolata, işte tam da bu; Lindt'in acı biberlisinden, Milka'nın fındıklısından epey uzak ve gördüğünüz gibi farklı kaygılarla hazırlanmış.

Tarihçesine baktığımız zaman, Hershey's'in yeni savaşlar ve farklı bölgelerde güdülen askeri amaçlara hizmet adına sürekli farklı çikolatalar ürettiğini görüyoruz. Irak operasyonları için üretilenler 60 derecede dahi erimeyen cinsten örneğin; lezzetlerini ise yiyenlere sormak gerek. Tropik çikolata Kore'den Apollo 15 vasıtasıyla Ay'a değin uzanmış, Amerikan ordusunun 1940'lardan bu yana ayak bastığı her bölgenin özelliklerine göre farklılaşarak kabuk değiştirmiş, taşınan şeylerin arasına girivermiş. Sadece 1940-1945 yılları arasında Amerikan askerlerine dağıtımı 3 milyar adetin üzerinde; son olarak bunu da belirtelim, ötesini siz düşünün.

Gündemdeki şeyleri algılamakta zorluk çeker oldum son zamanlarda, başlangıçta dediğim gibi. Tropik çikolata, yukarıda anlattıklarımı okuduğumdan bu yana zihnimin içinde dolaşıp duruyor. Keyif ve zevk simgesi olmuş bir tüketim maddesinin, tasarlanmış şiddet ve ölümle yan yana anılmasının verdiği şaşkınlıktan olsa gerek.
Garip bir dünyada yaşıyoruz, orası kesin; garip zamanlar bunlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder