4 Şubat 2013 Pazartesi

Var!

Geçen hafta bahsetmiştim; Sylvia Plath'in Sırça Fanus adlı romanının yayımlanmasının ellinci yılı nedeniyle yurtdışında basın, kitabın yıllar içindeki serüvenine epey yer verdi. Her şey iyiydi, hoştu, Sırça Fanus'un ilk edisyonunu tasarlayan Shirley Tucker ile yapılmış söyleşiler vs. yayımlanmaktaydı ki Plath'in yayıncısı Faber, ellinci yıl edisyonunun tanıtımını yaptı ve esas patırtı o zaman koptu. Maalesef Faber'in ellinci yıl anısına tasarladığı kapak ve kitabın sunum estetiği, nasıl desek, olmamış, oturmamış, hem de hiç oturmamıştı ve herkes, anında bu konuda hemfikir olmuştu.

Böyle geçmiş zaman kipiyle anlatmak biraz tuhaf, ben en iyisi ilk ve son kapağı göstereyim, soldaki ilk edisyon, sağdaki, tahmin edeceğiniz üzere, en son versiyon:


Independent, konu ile ilgili yaptığı haberin başlığında "tüm kadınlara hakaret niteliğinde" ibaresini kullanırken feminist blog oluşumu Jezebel, "Sylvia Plath kendini öldürmemiş olsaydı yeni kapağı gördüğünde mutlaka bunu yapardı," demekteydi ki, bilemiyorum, mesaj gayet net olmakla beraber bu ifade de biraz çiğ kaçıyor.

Yayıncı Faber, kitabın tanıtımında romanı şu şekilde özetlemeyi seçmiş: "Esther Greenwood, 1953 yılında New York'ta bir moda dergisinda staja başladığında yazar olacağı hayalini gerçekleştireceğini düşündüğünden coşku içindedir. Ancak kokteyl partilerinin ve yazın taslaklarının arasında gidip gelen Esther'in hayatı, kontrolden çıkacaktır."

Woody Allen'in meşhur esprisini anmamak mümkün değil bu noktada: "Bir zamanlar hızlı okuma kursuna gitmiştim; Savaş ve Barış'ı yirmi dakikada okudum. Olaylar Rusya'da geçiyor." Kokteyl partilerinin ve taslakların arasında gidip gelirken kontrolden çıkan hayat teması ile  yapılan özet ancak, Allen'ın yirmi dakikada okuma metoduyla ortaya atılabilir sanıyorum.

Bu durumda en kolay yol, seneler içinde konumlandığı noktada kemikleşmiş denebilecek bir eseri 'ucuz' bir yaklaşımla estetize ederek sunan ekibi eleştirmek kanımca. Zor olanı, Plath'in ellilerin yıkıcı kültürel ve sosyal atmosferi içinde bir birey ve bir kadın olarak kaybolmuşluğunu acı ve samimi bir biçimde aktardığı kült metin Sırça Fanus'un yayımlandığı günden bu yana geçen elli yılda bizlere neler olduğunu ve hangi yolda ilerlediğimizi irdelemekten geçiyor.

Teselli niyetine romana dönmek ve şunu demek mümkün belki: Makinelerin dişlileri, bizlere rağmen dönmekte kararlı olsa da, her şeyi öğütemez yine de... Esther'in kalp atışı gibi mesela, ne diyordu?

Va-rım. Va-rım. Va-rım.

Gerisi teferruat diyebilir miyiz o halde? Keşke, ah, keşke.








1 yorum:

  1. "Esther Greenwood, 1953 yılında New York'ta bir moda dergisinda staja başladığında yazar olacağı hayalini gerçekleştireceğini düşündüğünden coşku içindedir. Ancak kokteyl partilerinin ve yazın taslaklarının arasında gidip gelen Esther'in hayatı, kontrolden çıkacaktır."
    sanırsınız carrie diaries in tanıtım yazısı. kapak tasarımı da bir chick lit e yakışacak nitelikte.
    can yayınlarının son baskısının kapağı gayet hoş, bir de hangi yayınevi bilmiyorum ama ağzında şişirilmiş pembe bir sakız olan bir kadın siliueti olan bir kapak vardı o da güzeldi.

    YanıtlaSil