26 Temmuz 2010 Pazartesi

Kitaplardan kurtulmak

Geçtiğimiz günlerde ilk kitabımız Anıkolik’in e-kitap formatında satışına başlandı, yanılmıyorsam burada da duyurduk bu haberi. E-kitap konusu bugünlerde oldukça tartışmalı ve karışık bir durum arz etmekte; ülkemizde henüz emekleme evresinde olsa da özellikle ABD’de bu alanda fazlasıyla kızışmış bir pazar ve dolayısıyla, tabiri caiz ise köpekbalıkları kaynayan sular söz konusu.

Tartışmaların kalbinde e-kitap okuyucularının kütüphanelerimizin yerini alıp almayacağı yatıyor. En önemli telif hakları ajanslarından Wylie, geçen hafta 20 kadar yazarının e-kitap haklarını Odyssey Editions adı altında yayıncılarından bağımsız olarak amazon’a satınca tartışmalar iyice alevlendi. Dağıtıcı kanalını ortadan kaldıracağına yönelik savlar, bu kez e-kitapların yayıncılık sektörünü tamamen yıkacağı yönünde yoğunlaştı. Wylie’nin hamlesinin bu pazara hareket getirdiği tartışılmaz elbette, ancak sektörün nasıl gelişeceği önümüzdeki senelerde belli olacak.

Can Yayınları geçtiğimiz günlerde Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın adlı bir kitap yayımladı; kitap Umberto Eco ve Jean Claude Carriere’in kitap, okuma, yeni formatlar ve temelde bilgi paylaşımı konulu sohbetlerinden derlenmiş. Kalıcı veri depolama ortamlarından daha geçicisi olmadığını savunan yazarlar, disketlerden USB’lere nice veri depolama aygıtının kolayca kullanılıp bir kenara atıldığı, ancak baki kalanın kütüphaneler olduğu görüşünde.


Sinema tiyatroyu nasıl ortadan kaldırmadıysa, e-kitapların da bildiğimiz formatlarıyla kitapların yerine göz dikmeyeceği ve bağımsız varlıklarını geliştireceği savunulan. Ne olur ne olmaz bilmem ama ben hem teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanmaktan, hem de kitabımı alıp kumsalda okurken sayfaları arasına kum kaçırabilmekten yanayım; bir format ile diğerini henüz rekabet halinde görmüyorum. Ama teknolojide ne yönde gelişmeler olacağını ve bunların kültürel açılımlarını ilgiyle takip ediyorum. Yine bu minvalde bir başka haber; dört kitabından sonuncusunu sonbahar için hazırladığımız Woody Allen, kitap serisinin tamamını sesli kitap formatına aktarmış, hem de kendi sesiyle. (Woody Allen’ın yazdıklarını kendisinden başka birinin okuması mümkün mü ki? Larry David ile olmaz.) NY Times Allen’a bu proje için nasıl ikna olduğunu soruyor, Allen ise kayıtsızlık içine düştüğü bir anda boş bulunduğunu, zaten ölümcül bir hastalığın pençesinde olduğunu sandığını ve çevresi ısrar edince karşı koyamadığını söylüyor. Bilgisayar kullanmayan, dahası bilgisayar kullanmayı bilmeyen yazar ve yönetmen; teknolojiye dair ilgisinin sıfırda seyrettiğini belirtiyor. NY Times basılı sözün ölmeye mahkum olup olmadığını soruyor Allen’a, Allen ise cevaplıyor: “Umarım yüksek sesle okumak edebiyatın ölümüne yol açmıyordur.”

Paniğe mahal yok; okuduğumuz sürece…


... Ya kitap, okumanın "maddi ortam"ı olarak kalacak ya da kitabın, matbaanın icadından önce bile, hep olageldiği şeye benzeyecek bir şey çıkacak ortaya. Kitap nesnesinin etrafındaki çeşitlemeler beş yüz yılı aşkın süredir onun ne işlevini değiştirdi ne de sentaksını. Kitap tıpkı kaşık, çekiç, tekerlek veya makas gibidir.

Bir kere icat ettikten sonra daha iyisini yapamazsınız.

(Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın. Umberto Eco & J.-C. Carriere. Çeviren: Sosi Dolanoğlu. Can Yayınları, 2010.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder