8 Şubat 2010 Pazartesi

Sonunda Her Şey Aydınlandı

Jonathan Safran Foer'in tüm dünyada büyük ses getiren çıkış romanı Her Şey Aydınlandı, tüm kitapçılarda, sonunda! Yekta Kopan blogu Fil Uçuşu'nda Foer'in diğer romanı Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın'la ilgili şahane bir yazı kaleme almış, bu arada onu da okumanızı şiddetle tavsiye ederiz. Foer'in Her Şey Aydınlandı'daki Ukraynalı çevirmeni Alex'le devam edelim şimdilik:

Beklentilerim doğrultusunda, yeni anayasanın ilk doğum gününü kutlamak için yanlarında olamayacak olmam kızlarımı çok üzdü. “Gece Boyu,” dedi, kızlarımdan biri, “senin yokluğunda kendimi nasıl zevklendirmeyi umayım?” Bir fikrim vardı. “Bebeğim,” dedi, kızlarımdan bir diğeri, “hiç hoş değil bu.” Hepsine şöyle dedim: “Mümkün olsaydı, burada ebediyen sadece sizinle olurdum. Ama ben didinen ve gitmesi gereken yere gitmesi gereken bir erkeğim. Şöhretli gece kulüpleri için bize nakit lazım, değil mi? Sizin için nefret ettiğim bir şeyi yapıyorum ben. Aşk bu demektir. Dolayısıyla delirtmeyin beni.” Ama gerçekte, Jonathan Safran Foer için çeviri yapmaya Lutsk’a gitme konusunda içimde en ufak oranda hüzün bile yoktu. Daha önce söylediğim gibi, yaşamım sıradandır. Ama Lutsk’a veya savaştan sonra hâlâ ayakta kalan sayısız minnacık köye hiç gitmemiştim. Yeni şeyler görmeyi arzuluyordum. Tonlarca deneyim arzuluyordum. Ve bir Amerikalıyla tanışmaktan şevk duyacaktım.

...

Kahraman gelmeden birkaç gün önce Babama, üniversiteden mezun olunca Amerika’ya doğru gidebilip gidemeyeceğimi sordum. “Hayır,” dedi. “Ama istiyorum,” bilgisini verdim. “Ne istediğin umurumda değil,” dedi ve genelde sohbetin sonu budur ama bu sefer öyle değildi. “Neden?” dedim. “Çünkü ne istediğin benim için önemli değil, Şapka,” dedi. “Hayır,” dedim, “neden mezuniyetten sonra Amerika’ya gidemem?” Buzdolabının kapısını açıp içinde yiyecek araştırmaya başlarken, “Neden Amerika’ya gidemeyeceğini bilmek istiyorsan söyleyeyim,” dedi, “gidemezsin çünkü Büyük Dede, Odessalıydı; Deden Odessalı ve Baban, yani ben, Odessalıyım ve senin oğulların da Odessalı olacak. Ayrıca, mezuniyetten sonra Atalar Turizm’de didineceksin. Bu gerekli bir iş: Deden için kaliteliydi, benim için yeterince kaliteli ve senin için de öyle olacak.” “Ama ya arzuladığım bu değilse?” dedim. “Ya Atalar Turizm’de didinmek istemezsem ve onun yerine başka, sıradışı bir şey yapabileceğim ve minnacık bir miktar yerine bol nakit edineceğim bir iş yapabileceğim bir yere gitmek istersem? Ya oğullarımın burası yerine daha süper şeylere sahip daha süper bir yerde büyümesini istersem? Ya kızım olursa?” Babam buzdolabından üç parça buz çıkardı, dolabı kapadı ve bana bir yumruk attı. Buzu verirken, “Bunlar yüzüne koy da,” dedi, “feci görünme ve Lvov’da bir felaket üretme.” Sohbetin sonu buydu.

Daha akıllı olmalıydım.

(Çeviren: Algan Sezgintüredi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder