11 Ağustos 2014 Pazartesi

Roman!



Morrissey, geçen yıl yayımlanan otobiyografisiyle Penguin'in çağdaş klasikler serisinde yer aldığında, kafalar biraz karışmıştı, hatırlarsanız. Morrissey'e de, Penguin'e de saygım sonsuz, ancak Homeros ve Vergilius'un metinleriyle bir arada yer alan Otobiyografi, çağa özgü ironik bir vakadan ziyade, yayıncılığa dair bir kavram karmaşasına işaret ediyordu.

Aynı kavram karmaşası -ki buna satış politikası adını vermek mümkün- geçen hafta notlarda andığım Roald Dahl'ın Charlie'nin Çikolata Fabrikası söz konusu olduğunda da devreye girmişe benziyor. Kitap, çocuklara yönelik olmasına ve kimi eserler gibi -örn. Alice Harikalar Diyarında ya da Aynanın İçinden- yetişkinlere de hitap eden metaforik bir boyut taşımamasına rağmen çağdaş klasikler serisi dahilinde, öyküyle ilintili olmayan bir görsel estetik gözetilerek küçük bir kız çocuğunun -Jon Benet Ramsey çağrışımları eşliğinde- yetişkin bir kadın gibi süslenmiş görseliyle raflara indi. Hedef, hedef kitlesi çocuklar olan bir metni yetişkinlere hitap edecek bir düzleme çekerek kitleyi genişletmek, bu çocuk klasiğinin satışını doğacak tartışmalarla harlamak ve nihayetinde, çağın gerek ve dinamiklerine sığınarak 'başarılı' bir operasyon gütmek olsa gerekti. Daha çok okura ulaşmak için yaratılan bu kavram karmaşasının başarısna yönelik analiz, nihayetinde, takım elbiseli adamlar tarafından sene sonunda yapılacak; hamlenin başarısını da, içerik veya etik değil, satış belirleyecek... Kavramları eğip bükme, kategorileri çarpıtma, tanımların içini boşaltma eğilimi, salt ticari operasyonların tekelinde değil bildiğiniz gibi, çağ kendini ortaya koyan eylemin değil çarpıtan söylemin, nesnelliğin değil öznelliğin ve doğru/gerçek olanın değil geçerli kılınabilinenin çağı maalesef; bizlere düşen, bu dinamiklerde kendi tanımlarımıza, kendi gerçeklerimize sahip çıkmaya çalışmaktan fazlası değil. Rolümüz, yeni giysiler kuşandığı iddiasıyla karşımıza çıkan imparatorların çıplaklığının farkında olmaktan ve aldatmacalara pabuç bırakmamaktan, böylelikle üzerinde yaşamaya mahkum olduğumuz dünyaya has körlüklerden kaçınarak kendi meşalelerimizi yanık tutmaya çalışmaktan ibaret.

Geçen hafta rastladım, Ben Yagoda, Slate için bir makale kaleme almış; 'roman' tanımının muğlaklaştığından, tanımın artık Hamlet ya da Tüfek, Mikrop ve Çelik gibi metinler söz konusu olduğunda bile kullanıldığından bahsediyor. Dönüm noktası olarak Capote'nin, gerçek verilerden yola çıkarak, gazeteci yaklaşımıyla derlediği hikayeyi roman teknikleriyle kitaplaştırdığı Soğukkanlılıkla'sını gösteriyor; gerçeklere dayalı romandan gerçeklik romanlarına geçildiğine, ardından da roman tanımının bulanıklaştığına işaret ediyor. Siyah ve beyazdan ibaret, sınırları ve tanımları belli bir dünya özlemi çektiğimden değil - o anlamsız 'roman öldü mü, ölecek mi, can mı çekişiyor, canı çoktan çıktı mı' tartışmalarının ancak Hamlet'in roman olarak tanımlandığı bir çerçevede gerçeklik kazanacağını düşündüğümden, 'tanımın içini boşaltma/anlamdan yoksun hale getirme ve tüketme' eğiliminin farkına varmanın önem taşıdığı fikrindeyim. Bu eğilim, salt roman söz konusu olduğunda değil, gündelik hayatın pek çok farklı mecrasında kafa kafaya geldiğimiz, hatta tosladığımız bir duvar zira.

Geçen hafta notlarda Cory Arcangel'a ve Penguin'den yayımlanan kitabı 'Romanım Üzerinde Çalışıyorum'a değinmiştim - Arcangel, blog'da çalışmalarından daha evvel bahsettiğim bir sanatçı, ayrıca Andy Warhol'un amigasına gizlenmiş verileri kurtaran kişi. Daha önce 'Bir süredir blog'a yazı yazamadım' içerikli iletiler derleyen Arcangel, son projesi kapsamında Twitter'dan 'Romanım Üzerinde Çalışıyorum' ibareleri toplamış ve kitap haline getirmiş; her sayfa, yüz kırk karakterlik bir mesaj içerdiğinden altı boş kalıyor, ki bu boşluğa, üzerinde çalışılmış bir romanın imgesi de, sosyal medyaya savrulmuş boş bir iddianın tortusu da sığabilir, hayal etmek size kalmış. Vice'la yapılan söyleşide, bu mesajların yazarlarının, büyük olasılıkla 'üzerinde çalıştıkları' romanlarının değil bu kitabın vesilesiyle, yani 'yapım aşaması' süreçlerine yönelik duyurularıyla yayımlanacaklarının altı çizilmiş.

Oysa dikkate şayan olan, Arcangel'ın çalışmasının 'roman' tanımıyla yayımlanması.

Kısmet kurabiyelerinde sıkça tekrarlanan bir mesajla bağlayalım:

'Enteresan zamanlarda yaşayasın.'

Eskiler tükendikçe bize yeni mesajlar gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder