27 Ağustos 2014 Çarşamba

Ayna

...


O klasik ki, 1939 yılında Fransa’da yayımlandıktan sonra yirmi yılı aşkın bir süre boyunca kendi ülkesinde yasaklı kalmış ve nihayet, 1961 yılında sonlanan mahkeme sürecinin ardından ‘sakıncalı’ statüsünden çıkarak çağdaş edebiyatın temelleri arasında sayılmaya başlanmış. Aykırı sesleri, kurallara isyan edenleri öğütmeye her daim yeminli bir düzenin çarklarına atılmak istense de tüm yasakları aşarak okuruna ulaşmış.


Amerikan rüyası denen şeye, basamakları birer birer atlayıp altta kalanları ezerek yükseklere çıkma iddiasına, doğru bildiklerindense doğru belletilenlerle yaşama fikrine sırtını çeviren Miller, Oğlak Dönencesi’nde kendi geçmişine uzanır ve Amerika’nın kof yapıtaşlarını yerinden oynatmaya, doğrularını haykırmaya, kendi gerçeğinin peşinden gitmeye koyulur. Oğlak Dönencesi, yumurtalıklardan başlayan bir yaşam serüvenidir ve yaşam döngüsünü tüm çelişkileri, hezeyanları ve coşkularıyla ortaya koyar. Savaş sonrasının 'gelişen' medeniyetlerinde benlik arayışını konu ettiği Oğlak Dönencesi’nde Miller, aynayı sadece kendine değil, tüm insanlığa tutar ve yoğun bir esrime ihtiyacıyla geçmişe ve geleceğe dalar.

...

(Sunuş'tan kesit, Oğlak Dönencesi, Henry Miller. Görsel, Jenny Holzer'a ait bir işten.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder