25 Temmuz 2016 Pazartesi

Geleceğe dönüş

...

Bu yazıyı kaleme aldığım sırada, Halkların İklim Yürüyüşü kapsamında dünyanın dört bir yanında eylemler düzenlenmekteydi. Yüz milyon kadar insan, 23 Eylül’deki İklim Zirvesi öncesinde gezegenin geleceğine dair kaygılarını ortaya koymak üzere harekete geçmiş, küresel olarak gerçekleşen en büyük eyleme imza atmıştı. Gelecek, ekolojik bağlamda, pek de iç açıcı görünmüyordu.

Gezegenin geleceği bir yana, kitapların geleceği, bilhassa dijital devrimin başlangıcından bu yana büyük bir hararetle tartışılmaya devam ediyor. Umberto Eco, kitabın tıpkı makas ya da tekerlek gibi bir nesne olduğunu, icadından sonra daha iyisinin yapılamayacağını[i] ifade ederek noktayı koymayı denediyse de, çağın yeniliklerinin ışığında tartışmalar dinecek, uzlaşma sağlanacak gibi görünmüyor. Tahayyülü ancak şimdiki zamanın verileriyle mümkün olan gelecek, geleneksel anlamda kitaplar ve dolayısıyla kütüphaneler söz konusuyken ekolojik resmin aksine, daha puslu, daha bilinmez bir çehreye sahip.

Ulusal medyada kütüphanelerin dijital alt yapılara geçmekte olduğuna yönelik haberler artadursun, geçtiğimiz günlerde, İskoç sanatçı Katie Paterson’ın girişimiyle, tabir yerindeyse akıntının tersine bir girişimin ilk adımlarının atıldığı duyuruldu: Gelecek Kütüphanesi. Kütüphanenin, yüz yıl boyunca her sene, yayımlanmamış, yeni bir metni alarak mühürlü bir kutuda saklayacağı ve 2114 yılında bu metinleri yayımlayacağı açıklandı. Gelecek Kütüphanesi, tohumları bugün atılan, hasadı sonraki kuşaklara kalan bir girişim; zemini, şimdilik Oslo dışındaki Nordmarka civarına dikilmiş, yüz yıl sonra kitap kâğıdına dönüşecek bin fidandan ibaret. Kütüphanenin bu sene edindiği ilk kitap ise, distopik gelecek tahayyülüyle bilinen Margaret Atwood’a ait.

Kozmokomik Sanat

“Dua et bizim için, bir zamanlar uçabileceğimizi düşünürdük biz de.”[ii]

Gelecek Kütüphanesi’nin yaratıcısı Katie Paterson, 1981 doğumlu bir sanatçı; bugüne değin yaptığı işlerin hemen hepsinde zaman ve uzama dair duyarlılığı ön plana çıkıyor. Bütün Ölü Yıldızlar isimli işi için, kayıtlara geçmiş tüm kaymış yıldızlara ait bir harita çıkarmış; İkinci Ay ile aya ait bir taş parçasının hava yolu kargosu vasıtasıyla dünyanın etrafında seyahatini sağlamış. Karanlığın Tarihi ise, karanlığa dair, milyonlarca yılı kapsayan imgelerle uzun soluklu bir arşiv oluşturan bitimsiz bir iş olarak tanımlanıyor. Dünya-Ay-Dünya adlı işi için Paterson, Ayışığı Sonatı’nın Mors alfabesine dönüştürülerek radyo sinyalleri vasıtasıyla Ay’a gönderimini sağlamış ve Ay’dan yansıdığı kadarıyla sonatı, yeniden notalara aktararak, kendi kendine çalacak bir piyano düzeneği yardımıyla, 2014 Edinburgh Sanat Festivali bağlamında sergilemiş.[iii] The Guardian, Paterson’ı, Calvino’yu anıştırarak ‘Kozmokomik Sanatçı’ diye niteliyor ve bilinen ile bilinmeyeni kozmokomik bir şiirsellikle harmanladığını belirtiyor.[iv] Paterson, sanatından bahsederken, eserlerinde hayal gücünün merkez konumda olduğunu söylüyor; kayıp gitmiş yıldızların, aydan dünyaya yansıyan müziğin ya da ayın dünyanın etrafında bir kargo uçağıyla seyahatinin temsili vurgusu, sonsuzluk çağrışımlarıyla, uzay ve zamana dair dipnotlar açan tasavvur süreçleriyle iz bırakıyor. Slow Space adlı uzun vadeli sanat girişimleri projesi kapsamında yürütülen Gelecek Kütüphanesi ise, Paterson’ın diğer işleriyle örtüşen niteliğiyle, bugünün kelimelerinin yüz yıl sonrasında nasıl bir akis yaratacağını hayal etme imkânı tanıyan bir zemin yaratıyor... Tabii unutmamak kaydıyla: Yüz yıl sonra, bugünün teknikleriyle kâğıda basılmak üzere saklanan bir metnin hayali, kuşkusuz bunu mümkün ya da geçerli kılacak bir dünyanın var olacağını kabul etmekten geçiyor. Bilim-kurgu, metnin içeriğinden bağımsız olarak, tam da burada devreye giriyor esasında; yüz yıl sonrasının kitaplarını nerede, hangi formatta canlandırdığınızı sorgulamış, kendi ütopik/distopik gelecek resminizi çizmiş oluyorsunuz.

Katie Paterson, Gelecek Kütüphanesi’nin, bir asır sonra ev sahipliği yapacağı metinlerle birlikte büyüyen ağaçlardan oluşmasından heyecan duyduğunu belirtmiş. Atwood’un kelimelerinin bu ağaçlarla birlikte büyüyeceğini, ağaç halkalarının kitaptan bölümlere dönüşeceğini ve böylelikle, yüz yıl içinde orman olacak fidanlıkla ile yayımlanmak üzere mühürlü, ahşap bir kutunun içinde bekleyecek metinlerin arasında özel bir bağ kurulacağını eklemiş.[v] Gelecek bir yana, girişimin şimdi, bizlere verdiği mesaj oldukça güçlü: Bugün, bu zamanda, kâğıttan mamul kitapların ömrü tartışmaya açılmışken yüz yıl sonra kitap kâğıdına dönüştürülecek bir orman alanı yaratmak, kitabın bildiğimiz şekliyle varlığını sürdüreceğine, hiç değilse kültürel ortamdan tamamen silinmeyeceğine dair inancı ortaya koyuyor ve bu, azımsanacak bir iddia sayılmaz.


[i] Eco, Umberto & Carrierre, Jean Claude. Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın. Çeviren: Sosi Dolanoğlu.
[ii] Atwood, Margaret. “Ölü Gezegende Bulunan Zaman Kapsülü.” Başka Dünyalar. Çeviren: Selin Siral.
[iii] www.katiepaterson.org
[iv] The Guardian. “Katie Paterson, the Cosmicomical Artist.” 6 Nisan, 2012.
[v] Paterson’ın şairane betimlemelerini okurken ister istemez nükleer savaş, iklim felaketi, orman yangını gibi senaryolar geçiyor aklımdan; distopyalar ile beslenmiş bir nesilden geldiğimden olsa gerek.

-----

Yazının tamamı, Ekim 2015'de, IAN Edebiyat'ta yayımlanmıştır. 

Kitaplar bizi iyileştirir... Ve söylemeden olmayacak: Hepimize geçmiş olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder