4 Ocak 2016 Pazartesi

Serbest



Yılın ilk pazartesisi ve yılın ilk büyük haberi telifsiz eserler cenahından geliyor: 2016 yılında iki metin, Adolf Hitler'in Kavgam'ı ve Anne Frank'ın Hatıra Defteri, telifsiz eser kapsamına girerek kamu malı oluyor... Yılın ilk büyük ironisi ya da Fortuna'nın cilvesi, ne derseniz deyin, bu iki metnin de basımına yönelik tartışmalar şimdiden alevlenmiş vaziyette ve kolay kolay dineceğe benzemiyor.

Hatırlarsanız geçen yılın ilk haftası, bu topraklarda bir Küçük Prens çılgınlığı yaşanmasına vesile olmuş ve meyve kokulusundan özlü sözlüsüne Küçük Prens'in çeşit çeşit edisyonu kitabevlerini doldurmuştu. Yaşamını İkinci Dünya Savaşı sırasında kaybetmiş olan Antoine de Saint-Exupery'nin ölüm tarihi olarak varsayılan (zira kaybolmuş, naaşı bulunmamıştır) günün üzerinden yetmiş yıl geçmesiyle dileyenin kitabı dilediğince basmasına olanak tanıyan yeni statü, okuru binbir seçenekle baş başa bırakıyordu: o çeviri mi, yoksa bu çeviri mi; ciltli mi yoksa ciltsiz mi; kokulu mu ya da kokusuz mu derken Küçük Prens, herkes için, dileyen herkesçe basılabilen bir eser olarak zamane çölünün manzarasında belirdi. Bunca seçenek olunca hangi edisyonun daha "doğru" olduğu da irdelendi ve hatırlarsanız en büyük tartışmalar, metinde geçen Türk diktatör ibaresinin Türkçe çevirilerde yer alan uyarlamaları ekseninde dönmekteydi: diktatör, büyük bir önder, dediği dedik bir Türk lider, dediği dedik sınırsız yetkili bir Türk başkanı, otoriter bir Türk lider, vs. 
Bu yıla Hitler ve Anne Frank'ı buluşturan bir bağlamda girmek varmış kaderde - bir diktatörü katlettiği milyonlarca candan biri ile buluşturan düzlemde... Anne Frank Vakfı, Anne Frank'ın babası Otto Frank'ın Hatıra Defteri'nin üzerinde yaptığı değişiklikleri sebep göstererek babanın da telif hakkı olduğunu ve telif süresinin babanın ölüm tarihine göre hesaplanması durumunda metnin ancak 2037 yılında yayımlanabileceğini söyleyerek itirazda bulunduysa da henüz bir gelişme kaydedilmiş değil ve eser, bu haftadan itibaren resmen kamu malı statüsünde - telif statüsünün uzatılmasından yana olmayanlar, Otto Frank'ın Hatıra Defteri'nin yazarı olarak eklenmesi girişiminin metnin değerini düşüreceğini ve vakfın kendi çıkarlarını gözetmekte olduğunu iddia etmekte.  

Hitler'in durumu ise daha karmaşık: savaşın bitiminde eserin telif hakkına el koyan ABD, hakları Bavarya eyaletine devretmiş. O zamandan bu zamana, resmen yasaklı olmayıp telifinin Bavarya eyaletinde bulunması dolayısıyla basımı engellenen metnin eski edisyonlarına (sahaf kanalıyla) ulaşmak mümkünse de (kütüphanelerde kilit altında tutulan nüshaları da özel izinle incelemek mümkünmüş) telifin kalkmasıyla yeni sayfaların açılacağına kesin gözüyle bakılıyor - yapılan ilk duyuru, açıklama ve dipnotlarla bezeli bir edisyonun Ocak ayının ilk haftasında kitabevlerine dağıtılacağı yönünde. Çağdaş Tarih Enstitüsü (IFZ) tarafından yayımlanacak bu edisyonun ilk baskısı dört bin adet olarak belirlenmiş; kitabın, kitabevi vitrin ya da masalarında, diğer kitaplarla beraber sergilenmemesine yönelik birtakım dayatmalar getirildiği ve metnin, ırkçılığa zemin tanıma amaçlı değil Alman tarihinin karanlık bir dönemine ışık tutması adına yayımlanacağı söylenmekte. Metin nasıl bir çerçeve içine alınırsa alınsın bu girişimle Hitler'in sesinin yeniden yükselmesine neden olacağını iddia edenlerin sayısı hiç de az değilken Almanya, sıfır saatinin ilanından yetmiş yıl sonra, bir kitabın kapağını kaldırarak kendiyle yüzleşmeye hazırlanıyor ve o kapağın altından ne çıkacağı konusunda mutabakata varılmış değil. 
Yazıyı bir Kafka alıntısı ile bağlayayım: "Yılların azizliği."

İyi haftalar. 

(Alıntı, Taşra'da Düğün Hazırlıkları'nda yer alan Altıncı Oktav Defteri'nden; çeviri: Kamuran Şipal. Görseldeki kapı, Berlin, Prenzlauerberg civarından - Yazı kalır.)

1 yorum:

  1. Çok enteresan. Bu tür telif hakları yazarlar hayatını kaybedince yada diğer durumlarda ne olur diye hep düşünüyordum. Telifini nasıl devlet ya da başka bir devlet alabiliyor o da politik birşey olsa gerek.
    Kitabın temasının üzerine açılacak yeni sayfalar okuyucuların yorumunu değiştirecek kadar kuvvetli mi merak etmedim değil.

    Seneler sonra bile eski bir blogger olarak yazılarınıza rastlamak çok güzel.
    Ziyaretleşmek üzere... :)

    www.hayatseyahat.com

    YanıtlaSil