11 Ocak 2016 Pazartesi

Kalabalık


Bir falcı, bir bardak duru suya baktığında ya da rüyaya yattığında geleceği görebilir belki; peki kurmaca yazarı, boş sayfaların başına geçtiğinde karşısında uzanan manzara ona ne gösterir?

Sürprizi bol, yaratıcılık damarı son derece kuvvetli bir kitap hazırladık biz bu ay: Çağdaş Latin Amerika edebiyatının yeni kuşağında yer alan en özgün yazarlardan birinden, Valeria Luiselli'den Kalabalıkta Yüzler. Bir şair hakkında bir roman yazan bir çevirmene dair bir roman ilk bakışta, ama kimin şair, kimin yazar ya da romanın hangisi olduğu, bakış açınıza göre değişebilir. O bakış açısı ki, nerede durduğunuzla alakalı olarak, hayal oyunlarını gerçek sanmanıza da yol açabilir. Falcıların görebildiklerini iddia ettikleri geleceği anımsamak mesela, belki sadece, ama sadece kurmaca yazarına nasip olabilir.

Kalabalıkta Yüzler, adını Ezra Pound'un yazdığı bir şiirden alıyor; hayatının bir kısmını bir kafese tıkılı geçirmiş bir şairin, günün birinde yaşadığı sarsıcı bir olay ardından kaleme aldığı bir şiirden. Rivayet o ki, Pound, metroya binecekken birkaç ay önce savaş alanında can vermiş olduğunu bildiği arkadaşı, heykeltıraş Henri Gaudier-Brzeska'yı görmüş - kalabalık trene üşüşmüş ve Pound, arkadaşının izini kaybetmiş. Bir sütuna yaslanan şair, yere çökmüş ve bir şiir yazmaya başlamış; uzun, upuzun bir şiirmiş bu ve Pound, her gün aynı noktaya giderek onun üzerinde çalışmış, şiiri arkadaşını gördüğü an kadar kısa, bir o kadar da vurucu kılmak için uğraşmış. Bir aylık bir çalışmanın sonunda iki dizeden oluşan bir şiir varmış elinde; arkadaşının yüzü kalabalıkta bir belirip bir kaybolmuş belki ama yazı, her zamanki gibi, kalmış.

Luiselli, adını Ezra Pound'un şiirinden alan bu romanda, bir zamanlar New York'ta yaşamış bir şair hakkında bir roman yazan ve New York'ta bir yayınevi için çalıştığı günlerde başından geçenlerle hesaplaşan bir kadın kahramandan yola çıkıyor. Yol çatallandıkça anlatılanlar da kendi patikalarını çiziyor ve zaman ile mekan, anlatıcı ile anlatılan, yalnızca kurmacada mümkün olabilecek şekilde birbirine karışıyor. Sayfaların iki boyutlu düzlemi, son yıllarda uluslararası arenada büyük ilgi gören bu genç yazarının kaleminde hayranlık uyandırıcı, baş döndürücü bir derinlik kazanıyor.

Geleceği anımsamak... Kurmacanın tüm olasılıklarına dair bir roman bu ve hakkında yazı yazmak, gündelik hayatta tecrübe ettiğiniz sarsıcı, bir deprem kadar sarsıcı ânı, betimlemeye benziyor.

Şiddetle tavsiye ediyorum: Bu kitabı okuyun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder