7 Kasım 2012 Çarşamba

Dar!


Enstalasyon mu, yoksa yaşam alanı mı? İkisi de! Dünyanın en dar evine, nam-ı diğer Keret evine hoş geldiniz!

Bu projeden daha evvel bahsetmiştik; Varşova şehri -ki Polonya'daki Keret çılgınlığı, Türkiye'yi sollamakta diye duyduk- kısa öyküleri ile bağımlılık yaratan yazarın adını taşıyan ilginç bir mimari projeye ev sahipliği yapıyor. Evin üç yılı aşan projelendirme ve inşa süreci tamamlandı ve Etgar Keret, eni 122 cm'lik bu alanda bir gece geçirdi bile (evin en dar noktası 92, en geniş noktası ise 152 santimetre olarak geçiyor, ancak cepheden eni 122 cm.) Mimar Jakub Szczesny tarafından yönetilen projenin hayat geçiş safhaları, türlü engellerle doluymuş ancak üç yıllık çalışma sürecinde güçlüklerin tümünün üstesinden gelinmiş. Bina, Etgar Keret'in adını taşımakla beraber tüm dünyadan sanatçılara ev sahipliği yapacak bir stüdyo olarak tasarlanmış. Keret'in isminin verilmesi, binanın darlığı ve yazarın öykülerinin kısalığı arasındaki metaforik örtüşmenin bir sonucu; ancak ilginç de bir tesadüf söz konusu; bina, bir zamanlar Varşova'nın Yahudi gettosu olan bölgenin kıyısında yer alıyor ve Keret'in Polonya doğumlu olan annesi, bu bölgede bizzat yaşamış, burada kendi ailesiyle yaşam mücadelesi vermiş. Tam da Etgar Keret öykülerinden çıkma bir ironi; bir kuşakta soylarının ebediyete gömülmesi tehlikesi ile savaşanlar bir yanda, bir kuşak sonrasında ise yok etmeye çalıştıkları ismi şehrin bu gururla sergilenen köşesine yazmaya çalışanlar diğer yanda. Hayatın cilveleri... Keret, mimardan gelen ve onu proje hakkında bilgilendiren telefonu önce ciddiye almadığını, bir telefon şakasına kurban gittiğini sandığını söylüyor. Ne zaman ki mimar bizzat ziyaretine gelmiş, telefondaki kişinin gayet ciddi olduğu öylece anlaşılmış.

Keret, evin darlığının bir sıçrayışa ihtiyaç duyan yaratıcı zihinleri tetikleyecek nitelikte olduğu görüşünde. Tebdil-i mekanda ferahlık olduğunu tartışmaya gerek yok ama klostrofobikler bu görüşe katılacaklar mı emin değilim.

Yukarıdaki görselde, Etgar Keret, biraz ümitsizce tavana bakıyor diye düşünmüştüm ama, sanırım kapıya bakıyor. Fotoğraf, Bartek Warzecha'nın imzasını taşıyor. Aşağıda evin dışarıdan görünümü.

Burada (iki binanın arasındaki metal kaplı bölmede) yaşamak ister miydiniz?

(Yazıdaki bilgilerin bir kısmı yazarın anlattıklarından, kalanı ise Zeit dergisinin 45.ci sayısı yardımıyla derlenmiştir. Devamı yarın!)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder