7 Mayıs 2012 Pazartesi

Yaz!

Bahardı, erguvandı, Hıdrellez'di derken yaza doğru uygun adım marşımızı sürdürüyoruz sevgili blog okuru; her ne kadar Takvim-i Ragıp 'Sıcakların Başlaması' için 26 Mayıs tarihini işaret ediyor olsa da, ruh hallerimizin kışları bellekten silinmeye çoktan başladı. Acayipliğini sürdürmekte iddialı gündemimiz bir yana, bahar demek açık havada kitap okuma mevsimi demek ama açık havada yapılacaklar listesi bununla sınırlı değil elbette. Yaz, beraberinde getirdiği pek çok olasılığın yanında bazı güzel konserler de sunacak - her ne kadar burada konumuz edebiyat olsa da, bunlara değinmeden geçmek olmaz. Öyleyse başlayalım.

14-15 Temmuz tarihlerindeki One Love Festivali'nde efsane Brit grup Pulp, İstanbul'da olacak. Pulp, daha önce 2002 yılında Türkiye'ye gelmiş ve orada bulunma şansına sahip faniler Jarvis Cocker'ın önderliğinde muhteşem bir gece geçirmişlerdi. Jarvis Cocker, kanlı canlı bir efsane olmanın yanı sıra aynı zamanda son bir yıldır köklü yayınevi Faber & Faber'de dizi editörlüğü yapmakta. Hayalkırıklığına dair şarkılar yazmaya yeni yetmelik yıllarında başlayan Cocker, yaşamını sürdürürken ona uyacak bir fon müziği ihtiyacı çektiği için bu işe giriştiğini de belirtmiş. Cocker'ın bugün Britanya'nın mühim çağdaş şairleri arasında yer aldığını iddia etmek, sanırız yanlış olmaz. Pulp'tan birkaç gün sonra bir başka çağdaş İngiliz ozanı şehrimize teşrif edecek: Morrissey. Morrissey de, tıpkı Pulp gibi, daha önce 2006 yılında You Are The Quarry turnesi kapsamında Parkorman'a gelmiş, oradakilere tabir caizse 'bu dünyanın dışından' bir tecrübe yaşatmıştı. "Hayatta kitaplardan başka şeyler de var ama çok bir numara yok," şeklinde hafiften kaydırarak özetleyebileceğimiz ve Handsome Devil'da yer alan dizeyle Morrissey, sanıyorum kitap sayfaları arasına gömülmeyi sosyal yaşantıya her daim tercih eden, sınırsız neşeden dipsiz hüzün hallerinde bir çırpıda geçebilen borderline 'sınırlarında' gezinen bir -ya da birden fazla- kuşağın bir nevi sözcüsü, Pulp'tan Suede'e Britpop'un babası değilse de Papa'sı sayılabilir. Bu yılın sonlarına doğru Penguin tarafından 3 ciltlik bir otobiyografisinin yayımlanması beklenen Morrissey, bu yazın güzel sürprizlerinden biri olacağa benziyor. (Bilet fiyatları ve bilet edinme prosedürü saç baş yolduracak cinsten, o ayrı.) Son olarak şimdi çok uzaklardaymış gibi görünen bir tarihte, 8 Eylül'de, senelerdir 'geldiler, gelecekler, gelmek üzereler' şeklinde dedikodularla kuşatılan RHCP, tam adıyla Red Hot Chili Peppers, İstanbul semaları altında olacak. Orada olmayı umuyoruz elbette. RHCP üyeleri, Jarvis ve Morrissey'e kıyasla edebiyat konusunda fazla iddialı sayılmasalar da, Kiedis'in yayımlandığı yıl büyük ilgi gören ve 'çoksatan' statüsüne ulaşan bir otobiyografisi mevcut, onu belirtmek gerek. Scar Tissue adlı kitap, ülkemizde yayımlanmadı ve bana sorarsanız, Keith Richards'ın Life'ı ya da Miles Davis'in Otobiyografi'si gibi müzisyenlerce-veya hayalet yazarların yardımıyla-kaleme-alınmış-sağlam-metinler yanında oldukça sıradan kalıyor. Ha sıradan kitapları da keyifle okumak mümkün, o ayrı. O konuda ahkam kesmek bize düşmez.

Her neyse, usul usul yaklaşan yazın nefesi, ensemizde şimdi. Planlar, olasılıklar, hayaller de yazın kucağında... Hazırlıklar başlasın!

(Yukarıda Jarvis Cocker, biraz Oscar Wilde biraz Mick Jagger biraz da Fransız asilzadesi havalarında. Aşağıda, günün anlam ve önemine uygun bir Pulp şarkısı: Monday Morning. Coachella 2012'den, bu tarihten iki hafta kadar öncesinden geliyor.)

1 yorum:

  1. açık havada kitap demişken, uyku tutmadı, kalkıp blog listeme göz atayım sonra da balkona çıkıp biraz kitap okurum diyordum. denk geldi. neyse. ben kaçtım. okumaya. kumrular ötüyor balkonda. hoş.

    YanıtlaSil