Döngüsel hayatlara devam.
Önce söz vardı diyenler bir tarafa, insanlığın geçmişteki izlerine bakarsak önce imgeler vardı denebilir. Wired'da bir haber: Facebook tasarımcılarından Ji Lee, Wordless Web adlı bir plug-in geliştirmiş; butonu Internet tarayıcınıza ekleyip gezindiğiniz sayfalardaki sözcükleri bir tıkla 'ayıklamak,' görsellerle baş başa kalmak artık mümkün. Wired, tasarımcılara 'müjde' olarak nitelediği bu haberin altında, uygulamayı kendi ana sayfasına uyarlamış. Bu 'buluşun' arkasındaki tasarımcı, kendi facebook haber kaynağı sayfasında uyguladığında insanları sessiz bir parti halinde gözlemlemekten zevk aldığını belirtmiş ayrıca. Ne diyelim, sözcüksüz internet hakkında ne söylesek boş... Bir başka yeni 'buluştan' bahsedelim öyleyse, Descriptive Camera (Betimleyen Fotoğraf Makinesi) adlı yeni geliştirilen cihaz, çektiğiniz fotoğrafları 'okunmaları' için bir merkeze yolluyor ve size fotoğraf yerine fotoğrafladığınız şeyin sözlü tanımını adisyon fişine benzer bir düzenek üzerinde sunuyor. Cihaz henüz pil ile çalışacak safhada değilmiş ancak fotoğraf tecrübesini sözcüklere, hem de fotoğrafı çekenin değil bir başka gözün yorumuyla sözcüklere dökmek en azından fikir olarak sözcüksüz internet'ten bir nebze daha ilgi çekici.
Biz, döngüsel hayatlar demişken lafı yine Henry Miller ile bağlayalım: "Ya senin tuttuğun yol? Gerçekten sana ait olduğunu söyleyebilir misin? Ayrıca başka nelerin sana ait olduğunu iddia edebilirsin ki? İçinde yaşadığın ev, yuttuğun lokmalar, giydiğin giysiler - ne evini kendin yaptın, ne yemeği kendin hazırladın ne de giysileri ürettin. Aynısı fikirlerin için de geçerli. Hazıra kondun."
(Görselde, Neatorama'dan alınma bir kare: Duchamp oradaymış!)
Ve sonra sözcükleri yitirdik...
YanıtlaSilNeyse, benim fotoğraflarımın üslubunu benden başkası dile getirecek. Almayım.
Ah! Kendisi olmayan şeyler türetmeye başladık. Hoşlanmıyorum artık.
"... bu dünyadaki bütün düşüşler, alçalışlar arasında en tiksindirici olan saflığın düşüşü, alçalışıdır." - Mişima