2 Ağustos 2016 Salı

Parçalı 2

III

“Kitap okuyanların sayısının dehşet verecek ölçüde az olduğu bir dünyada yazarın, sırf hayatta kalmak için pek çok şey yapması gerekir.”[i]

Gerçek[ii] hikaye: Bundan dört-beş sene önce, İstanbul Kitap Fuarı’nda bir okur, “Beni hüngür hüngür ağlatacak bir kitap arıyorum. Nerede bulabilirim?” diye sordu.

IV

“Herkes iskambil kağıtlarındaki gibi, iki taraftan da ters yüz suratlar gibiydi.”[iii]

Sefalet anılarının listeleri kasıp kavurduğu, satışlarının milyonlara vurduğu dönemde janrın en çok satan kitaplarından birinin merkezinde yer aldığı derin bir skandal yaşandı: Rekor satış adetlerine ulaşan, James Frey imzalı otobiyografik olduğu iddiasını taşıyan Bir Milyon Küçük Parça’nın kimi bölümlerinin kurgulandığı, yazarın bahsettiği kimi şeylerin yaşanmış olamayacağı ortaya çıktı. Skandal o denli büyüdü ki, yayınevi, o dönem, “aldatılmış” hisseden okurlara kitabı iade edip bir dilekçe yazdıkları takdirde geri ödeme yapma teklifinde bulunmak zorunda kaldı. Bu olayın öncesinde yazara programında yer ayırıp tanıdığı herkesin bu kitabı okuduğunu söyleyerek satışlara destek veren Oprah Winfrey, foyası meydana çıktıktan sonra yeniden konuk ettiği Frey’i adeta sorguya çekerek milyonlarca küçük parçaya ayırdı. Hüküm kesindi: Frey’in üzerine tutulan spotlar, çabucak söndürülüverdi. Amerikan televizyonunun en önemli figürlerinden biri olan ve tüketici kitlelerini motive etme konusundaki gücü tartışma götürmeyecek Oprah Winfrey, uydurma anı kitabı tuzağına bir kez daha düşecek ve İkinci Dünya Savaşı sırasında ölümü beklediği çalışma kampının önündeki dikenli tellerin üzerinden ona elma ve ekmek atan kadın ile yıllar sonra karşılaşıp evlendiğini iddia eden Herman Rosenblat’ın The Angel at the Fence (Çitin Başındaki Melek) adlı anı kitabına -anlatılanların uydurma olduğu ortaya dökülene değin- okuduğu en müthiş aşk hikayelerinden biri olduğunu söyleyerek yadsınamaz bir destek verecekti. Rosenblat kitabında betimlediği toplama kampında tutulmuştu tutulmasına ama bir başkasının değil gelip içeridekilere elma atması, çite yaklaşması dahi günün şartlarında imkansızdı, vs. Gerçeklerin ortaya çıkmasıyla kitap yayınevi tarafından toplatıldı, ancak film hakları çoktan satılmıştı; filmin halihazırda kurmaca unsurlar barındıracağını belirten, bu nedenle projede iptale gitmeyeceğini iddia eden prodüktör Harris Saloman, yayıncılık endüstrisini fazla fevri davranmakla suçluyor ve Rosenblat’ın sevgiye ve umuda dair sözlerine kulak tıkanamayacağını söylüyordu. Gelgelelim sefaletin yerleştirildiği çerçeve mühimdi ve kimse, bir başkasını, yalanlarla kandırıp, aldatıp üzemezdi: bu, etik değildi. Rosenblat’ın söylediği yalan, gerçekten başından geçmiş trajedileri de gölgede bıraktı ve yazarın unutuşa terkine yol açtı.



[i] Enrique Vila-Matas’ın Guadalajara Kitap Fuarı’nda yaptığı ‘Gelecek’ başlıklı konuşmadan; Kasım, 2015.
[ii] Gerçek, çünkü soru bana soruldu.
[iii] Bellow, Saul. Günü Yaşa. (Çevirenler: Özge Baykan, Raees Calafato.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder