29 Şubat 2016 Pazartesi

İdeal



Okuyacağınız kitapları neye dayanarak seçiyorsunuz? Hakkında söylenenlere, arkadaş ya da eleştirmen tavsiyelerine, tanıtım yahut reklamlara, arka kapağında yazanlara göre mi? Avustralya'nın Sydney şehrinde Elizabeth's adlı bir kitabevi, heyecan ve yenilik arayışındaki okurlar için bir proje geliştirmiş ve kitapları kahverengi paket kağıdına sarılı halde, üzerine yalnızca birkaç betimleme yazılmış olarak -örn. Nobelli, macera, savaş, vs.- sergilemeye başlamış; okur, kitabı değil paketi seçecek ve şansına ne çıkarsa onu okuyarak alışkanlıkları dışına taşmayı deneyecekmiş. Elizabeth's'in Blind Date with a Book adını verdiği bu girişim, kitabevinin müşterilerini oldukça heyecanlandırmış; çalışanlar ise böylelikle gözden kaçan güzel kitapların keşfedilmesine yardımcı oldukları kanaatinde. Yeniliklerden ürkenlere, neofobik bünyelere göre değil elbette, ama alışkanlıkların dışına çıkmak iyidir gene de...

Bir başka yenilikçi kitabevi bahsi ise Londra'dan: yeni açılan Libreria, kitabevinin içinde kafe ya da wi-fi bulundurmayacak, müşterisinin telefonuna yönelmesini teşvik etmeyecekmiş. (Teşvik bir yana, kitabevinde dijital cihaz kullanımı yasak.) Müşterilere viski ikramında da bulunacak olan bu mecra, bir kitabevine yönelik beklentileri değiştirme iddiasında... Yönetici Sally Davies, kitabevlerinin ürkütücü yerler olabileceğinden dem vuruyor ve okurun, Libreria'da "hem en son deneysel romanı hem de Açlık Oyunları'nı" sorabileceğini, kimsenin okuma tercihleri uyarınca yargılanmayacağını belirtiyor. (Okuma tercihlerini bilemiyorum ama bedava viski servisi veren bir bar mevcutsa, kitabevinde huzursuz hisseden kimseler biraz olsun gevşeme imkanı bulabilir herhalde.) Libreria'nın diğer iddiası ise kitapları geleneksel kategorilere -roman, biyografi, araştırma-inceleme, vs.- göre değil de okurun ilgisini çekecek kesişimlere zemin hazırlayan tanımlar uyarınca düzenleyecek olması; örn. deniz ve gökyüzü, aile, sevgi, heyecandan yoksun olanlar için cezbedici şeyler, vs. Libreria'nın kurucuları, bağımsız yayınevlerine odaklanacaklarını ve böylelikle, bilhassa zincir kitabevlerinin bir örnek manzarasından farklı bir manzara oluşturacaklarını belirtmiş.

Biri Avustralya, diğeri İngiltere'den olmakla beraber bu iki kitapçı, farklı ortamlarda aşağı yukarı aynı şeylerle karşılaşan okura nefes alabileceği bir vaha sunma iddiasında. Muhafazakar okura göre olmadığı kesin, fakat ilham verici ve eğlenceli, üstelik çeşitlilik vaadi var işin içinde.

Sadece kitabevlerinde değil, hemen hemen her mecradaki tektipleşmeyi göz önünde bulundurunca bu gibi yaratıcı girişimlere ne denli ihtiyacımız olduğunu düşünmeden edemiyorum. Zira manzaramız fena halde tekdüze - öte yandan arza talep gerek, okura da iş düşmekte.

İdeal kitabevi size göre nasıl bir yer peki?

(Görselde Foyle's'dan bir köşe.)

2 yorum:

  1. İdeal kitabevi insanın içinde rahatça gezinebileceği bir yerdir tabii ki.. Tezgahtar, satış temsilcisi veya kitapçı diye tabir ettiğimiz insanların alık alık bize bakmamalarıdır... Zırt pırt raflara yeni kitap koymak ya da kitap sayımı yapmak için gelip gitmemesi, ben kitaplara bakarken beni rahatsız etmemesi gerekir. Mekanın çok bir önemi yok bence. Klostrofobik bir yer olmaması tercih sebebi olmakla birlikte, kahve ikramı yapabilen, dükkana gelen insanlara "müşteri" değil "okur" gözüyle bakabilen ve sadık okur kitlesi oluşturabilen kitapçı candır.. Haa dersen ki Tuna senin hayatında böyle bir yer var mı? Ne yazık ki yok:)

    YanıtlaSil
  2. Ideal kitabevi budur
    http://vignette1.wikia.nocookie.net/blackbooks/images/7/7e/Black_Books_shop.jpg/revision/latest?cb=20100309173119

    Ve kesikle, alkolik, uyumsuz ve mizantrop Bernard Black tarafindan isletilmeli. En onemlisi Bernard kimseyi musteri olarak gormuyor. Asla iceri girenlere yardimdi olmuyor. Kitap sayimi soz konusu bile degil. Zincir kitabevleri ile yakindan uzaktan alakasi yok.
    Saka diye baslamistim, fakat sanirim ciddi anlamda ideal kitabevi tanimim Black Books dizisindeki kitabevi :)

    YanıtlaSil