Téa Obreht, (A Visit from the Goon Squad ile bu sene göz kamaştıran yazar) Jennifer Egan ile yaptığı söyleşide tüm gerçeklerin eninde sonunda söylenceye dönüştüğünü söylüyor. Bugün olan biten ne varsa, sözün lütfu sayesinde, bir gün masalsı bir tat kazanacak... Kaplanın Karısı'nda bunu net biçimde görmek mümkün; bir yanda Natalia'nın gündelik yaşantısının gerçekliği, öte yanda büyükbabasının hikayesinin gerçeküstü unsurları ve tüm bunların üzerine, hayatın kendi kurgusundaki inanılması güç ama gerçek, ilk elden gözlemle aktarılan şeyler: gece vakti sokakta yürüyen bir fil örneğin, 12 yıl önce gömülmüş bir cesedi bulmak için kazma sallayan insanlar, bir Balkan köyünün sırtlarında yapayalnız kalmış bir kaplan... Obreht'in romanı bir hayvanat bahçesi sahnesiyle açılıyor, niyetim romandan tüyo vermek değil ama zihnimde çağrıştırdıklarını paylaşmak isterim; kendi çocukluğumdan anımsadığım bir kare aklımda benim, Gülhane Parkı'ndayız ve parmaklıklar ardındaki ayıya fıstık uzatıp hamle yapınca elini geri çeken bir adam var orada, ayı adamın parmağını ısırıp kopartıyor ve haliyle oradan hemen uzaklaşmamız gerekiyor; ya da birkaç sene öncesi sanıyorum, Dolapdere'de bir sokak, midye dolmacı tezgahını bırakmış ve ne hikmetse küçük bir kıyafet de giymiş olan, boynunda zemin kattaki dairenin parmaklığa bağlanmış iple bir maymun, uzanmış tezgahtaki midye dolmalardan yiyor... Obreht'in romanı, söylenceyle gerçeği öyle bir biçimde kaynaştırıyor ki gerçeğin kendi içinde saklı gerçeküstü etkenler masallarla, hurafelerle, söylencelerle iç içe geçiyor... Tersine inanmayı, yani dünyanın rasyonel, somut ve kestirilebilir olduğuna inanmayı tercih etsek de pratikte sanırım buna, bu tuhaf ama gerçek olan şeylerin rutin ile omuz omuza durduğu kaotik tecrübeye hayat deniyor. Maymun, midye dolma ve Dolapdere ya da Gülhane, ayı ve parmağı kopan adam ("Parmak gitti parmak!" diye bağırmıştı, hatırlıyorum) hayat düzleminde bir araya geliyor, her şey, eninde sonunda bir anlatının parçası oluyor. Son söz, bir Bejan Matur şiirinden gelsin:
Kaplanların çizgileri karıştı sonunda/ Gözlerini kısan / Ve gökyüzüne nehrin ötesinden bakan çocuğun/ Gözünde/ Karıştı çizgiler.
(Görsel, Kusturica'nın Yeraltı filminden; Kaplanın Karısı'nı okuyanlara tanıdık gelebilecek bir mizansen... Dizeler, İbrahim'in Beni Terk Etmesi'nde (Metis) yer alan Kaplanların Çizgileri'nden. Gerçekliğiniz şen olsun.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder