22 Haziran 2015 Pazartesi

Galaksi halleri


"İyi demek kötü demek; kötü demek iyi demek; sisli puslu havalarda kanatlanıp uçmak gerek."*

Güneşin insanı yere çaldığı ama yazın henüz tam anlamıyla bastıramadığı bir gün bugün ve ben, buraya en son ne zaman yazdığımı unutmuşum, ki bu da, haddinden uzun bir ara verdiğime delalet... Öte yandan, gün ışığının güçlenip de her yana sızdığı yaz günlerinde kıştan kalma soğuk algınlıklarına yakalanma huyum bir yana, bilhassa yazları musallat olan bir algı güçlüğü çekmeye yatkın olduğumu itiraf edebilirim, öyle ki şimdi, kendimi, uzaydaki (şimdilik) en parlak galaksiden düşmüşüm de dünyalıların galaksime Cristiano Ronaldo adını verdiğini esefle öğrenmişim gibi hissediyorum, artık halimi siz anlayın... (Ronaldo'yla bir derdim olduğundan değil gerçi, ama ne bileyim, parlak bir galaksi vesilesiyle yücelte yücelte Ronaldo'yu yüceltme arzusu duyanların yaşadığı bir yerden fazla da bir şey beklememek gerek sanırım.) Neyse, özetle, ben yaza ayak uyduramadan Haziran devrildi devrilecek ve maalesef ki bloga uzun bir ara verdikten sonra söze bir yerden başlamak, ipin ucunu tutmak gerek, fakat sanıldığı kadar kolay değil, zira algı kayıp duruyor ve zihin Ronaldo, galaksi vs. ile işleri illa ki karıştırıyor, kusuruma bakmayın...

Girizgahı geçtiysek, sadede gelelim diyeceğim ama elinde çekiç olanın her şeyi çivi sanması gibi, ne görsem, ne okusam, hangi notu düşsem, dünyanın da benimle birlikte algıda bir kayma yaşamakta olduğuna ikna oluyorum... Eh, herkes yazın ilk ışıklarıyla birlikte vasat bir David Lynch filminin puslu sahnelerine hapsolmuş hale gelmediğine göre sorun bende değil dünyada olabilir mi? Örneğin, yetişkinler için hazırlanan boyama kitapları listelerin başına kuruluyorsa ve muazzam ilgi görüyorsa eğer, hepimiz çok sıkılmış, çok bunalmış ve birilerinin hazırladığı şekillerin içini boyayıp sosyal medyada paylaşmaktan başka teselli bulamaz halde olabilir miyiz? Büsbütün bir regresyon değilse bu, neden mustarip olduğumuz meçhul - fakat acil değişim şart ve teselli, binbir varyasyonlu plaj/ayak/soğuk içecek klişesinin hayata geçtiği Instagram'da da yatmıyor sevgili blog okurları... Bütün bu tuhaf döngüden sıkıldıysanız eğer, naçizane önerim, fazlaca kabuğunuza çekilmeden kitap rafların sığınmanız elbette, hele de bu garip, derin anlamsızlıkların göbeğinde...

Son olarak soruyorum size: Robotlar şiir yazmayı öğrenecek mi?

Hoş gelmişim.


(Alıntı: Macbeth, W. Shakespeare. Çeviri: Sabahattin Eyüboğlu. Görsel, Krakov sokaklarından yağmuru sevenler için gelsin.)

2 yorum: