24 Temmuz 2014 Perşembe

Kişi


Guardian'ın haberi: Bu yazın beklenen kitaplarından Murakami imzalı 'Renksiz Bay Tazaki'nin Hac Yılları' farklı Japon tasarımcıların hazırladığı çıkartmalarla birlikte raflara inecekmiş. Raflar derken, İngiltere kitabevlerinin rafları söz konusu, yoksa burada ne olur bilinmez. Neyse, çıkartmalar, okurun, romanı okuduğu sırada kendi zevkine göre dekore etmesi ve 'kişiselleştirmesi' içinmiş, iddia böyle, ama ilkokul çocukları hedeflenmiyorsa eğer proje biraz yaş, belirtmek gerek.

Her okur, kitabıyla kendi özgün ilişkisini kurar ve tercihine göre kitabı çizer, ezer, büker vs. Ancak kitaba çıkartma yapıştırmaya teşvik, en hafif deyişle biraz tuhaf. Belirttiğim gibi eğer okur 12 yaşın üzerinde, hele de yirmi yaşında ve ölmek isteyen bir kitap kahramanı söz konusu ise... Bas çıkartmayı Tazaki'nin ölüm arzusunun yanına; bu mudur yani? Ha isteyen alır çıkartmasını yapıştırır kafasına gözüne, o da mümkün tabii, illa kitaba yapıştırmaya lüzum yok.

Bir de tabii aman kitaba zarar gelmesin diyen, satırların altını bile çizmeye kıyamayan okur var... Onu düşünen yok tabii; korkarım, bu proje başarılı olursa, üzerinde Berke yazan Coca Cola kutuları ya da Özge etiketli Nutella kavanozları gibi, kişinin adının yapıştırıldığı kitaplar sırada olabilir. Gelecek de bir gün gelecek illa ki.

Neyse, travmatik sayıklamaları bir kenara bırakıp huzurlarınızdan çekiliyorum; eski usül kitabıma, üzerinde adım yazmayan ekrandaki işlerime dönme vaktidir.

Görselde Murakami'nin geleneksel formatta hazırlanmış Almanca edisyonu, Karamel'in ayaklarının dibinde kişiselleşmiş halde.




1 yorum:

  1. Çok sevdiğim bir karikatür vardı Uykusuz'da bayağı bir süre önce yayınlanan, karikatür ortamı bir kitapçıydı ve "Ayy bu ayraçların hepsi çok güzel, hepsi benim olmalı, her kitaba ayrı bir ayraç almalıyım, daha buradan sonra defterlere de bakacağım, hele kitap şeklindeki çantalara bayılıyorum!" diye konuşan bir kadının yanındaki bir erkek, kadını "Senin kitap okuyacağın yok, sen işin oyunundasın," diye yanıtlıyordu. Bu yazıyı okur okumaz o karikatürü hatırladım yine, gerçekten işin oyunu daha ağır basmaya başlıyor gitgide, hem yayınevleri, hem de okurlar da bu durumdan memnun gibi görünüyorlar, bir kitabın bilmemkaçıncı yıldönümüne özel yeni bir kapakla basılması ve "Ay bu kapak yüzünden şimdi bunu da almak zorundayım, kitaplığımda çok güzel görünecek!" diye aynı kitabı ikinci kez satın alan okurlara bile zor alışıyordum, beni daha fazla zorlamasınlar. :(

    YanıtlaSil