Yüreği daralan, içi sıkılan ve sığacak yer arayıp da
bulamayan insan, kitaplara sığınabilir mi? Yüreği daralan, içi sıkılan ve sığacak yer arayıp da bulamayan insan kitaplara sığınabilir.
Gündelik Felaket Teorileri, kitaplardan kitaplara atlayan ve
kitaplara sığınarak ayakta duran bir kahramanın macerasını konu alıyor. Moby Dick’ten Othello’ya, Cesur Yeni Dünya’dan
Guguk Kuşu’na ve Uluma’ya uzanan geri planda raflar birer birer dolarken hayat
akışını sürdürüyor ve kahramanımız Blue van Meer’in dünya karşısında yegâne
silahı olarak donandığı kitapların pabuçlarını dama atacak komplolar üretiyor.
Eh, Blue’nun tek şansı, dünyayı bildiğince okumak; kitaplar sayesinde ve
kitaplara dayanarak... Tüm maceralar gibi, bu macera da yaşandıkça yapılanıyor,
geliştikçe şaşırtıyor. Kitaplardan yarattığı sarmala asılarak dünyada ayakta
kalmayı başaran kahramanımız Blue, kendi macerasını konu alan kitapta, hiçbir
yere ulaşmadığını sandığı noktada dönüşümüne noktayı koyuyor. Bizlere de
sayfaları çevirmekten fazlası düşmüyor... Kendi maceralarımızı bir kenara koyarak
elbette.
Yanılsamalar,
inişler ve çıkışlardan ibaret hayatlarımızda türlü savunma geliştiriyor;
dünyanın çetrefilli örgüsüne kendi merceklerimizle bakmaktan fazlasını
beceremiyoruz aslında. Blue’nun lisede başlayıp Harvard’da sonlanan macerası göndermeler,
popüler kültür referansları ve okuma listeleri ile dolu ve bir bitirme sınavı ile
sonlanıyor. Verilmesi gereken bir sınavdan ibaret olan hayatta, alınan
derslerin toplamından oluşan tecrübelerimizle ilerlediğimiz yollarda, sığınacak
kuytular neyse ki tükenmiyor... Ve bizler, ister kitaplara, ister başka güzel
şeylere sığınarak yaşayalım, hiçbir şeyin olmadığı yanılsamasına kapıldığımızda
bile anın katmanları, ciltler dolusu kitaba ilham verecek senaryolar içeriyor.
Sığınacak yer mi demiştik? Raflarımıza bir göz atalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder