1 Ekim 2013 Salı

Yer

Yüreği daralan, içi sıkılan ve sığacak yer arayıp da bulamayan insan, kitaplara sığınabilir mi? Yüreği daralan, içi sıkılan ve sığacak yer arayıp da bulamayan insan kitaplara sığınabilir. 

Gündelik Felaket Teorileri, kitaplardan kitaplara atlayan ve kitaplara sığınarak ayakta duran bir kahramanın macerasını konu alıyor. Moby Dick’ten Othello’ya, Cesur Yeni Dünya’dan Guguk Kuşu’na ve Uluma’ya uzanan geri planda raflar birer birer dolarken hayat akışını sürdürüyor ve kahramanımız Blue van Meer’in dünya karşısında yegâne silahı olarak donandığı kitapların pabuçlarını dama atacak komplolar üretiyor. Eh, Blue’nun tek şansı, dünyayı bildiğince okumak; kitaplar sayesinde ve kitaplara dayanarak... Tüm maceralar gibi, bu macera da yaşandıkça yapılanıyor, geliştikçe şaşırtıyor. Kitaplardan yarattığı sarmala asılarak dünyada ayakta kalmayı başaran kahramanımız Blue, kendi macerasını konu alan kitapta, hiçbir yere ulaşmadığını sandığı noktada dönüşümüne noktayı koyuyor. Bizlere de sayfaları çevirmekten fazlası düşmüyor... Kendi maceralarımızı bir kenara koyarak elbette.

Yanılsamalar, inişler ve çıkışlardan ibaret hayatlarımızda türlü savunma geliştiriyor; dünyanın çetrefilli örgüsüne kendi merceklerimizle bakmaktan fazlasını beceremiyoruz aslında. Blue’nun lisede başlayıp Harvard’da sonlanan macerası göndermeler, popüler kültür referansları ve okuma listeleri ile dolu ve bir bitirme sınavı ile sonlanıyor. Verilmesi gereken bir sınavdan ibaret olan hayatta, alınan derslerin toplamından oluşan tecrübelerimizle ilerlediğimiz yollarda, sığınacak kuytular neyse ki tükenmiyor... Ve bizler, ister kitaplara, ister başka güzel şeylere sığınarak yaşayalım, hiçbir şeyin olmadığı yanılsamasına kapıldığımızda bile anın katmanları, ciltler dolusu kitaba ilham verecek senaryolar içeriyor.


Sığınacak yer mi demiştik? Raflarımıza bir göz atalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder