30 Kasım 2018 Cuma

Umut




Soru: Romanda kapanışa doğru bir Pessoa alıntısı geçiyor: “Bütün olmak için, var olmak yeter de artar.” Söyleşiyi bağlarken dünyanın dertleri karşısında bu düşünceyi paylaşıp paylaşmadığınızı sormak isterim: Var olduğumuz sürece bizler için hâlâ umut var mı sizce?

Ümitsizliğin ağırlığı son derece büyük. Eğer umutlu olmak istiyorsak umudu kendimiz yaratmalıyız ama. Umutta ısrarcı olmalı, en korkunç zamanlarda bile birbirlerine yardım eden insanların çıktığını ve insanlığın haysiyetinin korunduğunu anımsamalıyız. Bunu söylerken Orta Doğu mültecileri karşısında ahlaki bir sınav veren Avrupa’yı düşünüyorum, ve itiraf edeyim, bazen ben de ümitsizliğe kapılıyorum, özellikle de Donald Trump veya Putin gibilerinin dünyada yarattığı iklimi gördüğümde, ama sonra ümitsizliğe düşme lüksüm yok diyorum kendime. Çünkü ümitsizlik insanı felç eder, onu pasif bir kurban haline getirir. Herhangi bir durumun pasif kurbanı olmak benim kişisel olarak asla, asla kabullenemeyeceğim, beni insan olarak aşağılayan bir şey.

Belki de yazar olmamı sağlayan şey budur: Hakikat anlatısının farklı bakış açılarıyla okunabileceği düşüncesi.

(David Grossman, Cumhuriyet Kitap söyleşisi. Görseldeki iş: Stanley Dove. Aylin Ülçer çevirisiyle Bir At Bara Girmiş, Idefix En İyi 50 Roman seçkisinde 1 Numara.)

1 yorum:

  1. Umut her zaman olmalı. Umudumuzu yitirmeye hakkımız yok. Yaşamak ve mücadele edebilmek için umudu taze tutmalıyız.

    YanıtlaSil