1 Nisan 2008 Salı

Aşk Cumhuriyeti ve Suyun Dibine Mahkum Denizkızı

Aşk Cumhuriyeti, Pulitzer ödüllü yazar Carol Shields’in aile, ilişkiler, bağlılık ve modern dünyada aşkı sorgulayışını konu alan bir roman. Shields, Amerikan edebiyatının önde gelen isimlerinden biri; 2003 yılında göğüs kanserine yenik düştüğünde ardında Aşk Cumhuriyeti de dahil olmak üzere yoğun ilgi görmüş pek çok kitap bırakmış.

Aşk Cumhuriyeti’nin ana karakterlerinden Fay, otuzlu yaşlarının ortasında, iki kişilik bir mutluluğun olanaksızlığına ikna olduğu noktada tıpkı kendisi gibi gönül meselelerinde başarısız olmuş, yapayalnız bir erkek olan Tom’la tanışır ve bu tanışma karakterleri romanın temelini oluşturacak, aşkı ve tüm olasılıklarını sorgulatacak bir maceranın kalbine gönderir.

Bireyselliğin ön planda olduğu çağımızda aşk iki kişilik bir evren kurabilmek için yeterli mi peki?

Romanın ana karakterlerinden Fay denizkızlarını araştıran bir halkbilimci. Aşkı sorgulayan bir romanda kadın karakterin perspektifinden olumlu bir denizkızı referansıyla karşılaşmak şaşırtıcı neredeyse... Denizkızlarının şaibeli bir konumu var mitolojiye bakıldığında; yarı kadın yarı balık morfolojisine sahip bu canlılar pek çok denizcinin mahvına sebebiyet vermekle suçlanıyor. Andersen’in Hollywood animasyonlarına da konu olan ünlü masalı Küçük Denizkızı örneğin; sular altında yaşayan bir denizkızının ölümlü bir erkeğe duyduğu mahvedici ve imkânsız aşkı konu alır. Bir çift bacak edinebilmek için şarkısından vazgeçen denizkızı masalın sonunda hüsrana uğrayacak, âşık olduğu prensle hiçbir zaman mutlu bir beraberlik yaşayamayacaktır.

Suyun altında yaşamaya mahkûm bir kadın imgesi epey olumsuz, ancak kadınsı özellikleri ne denli ağır basarsa bassın denizkızlarını dişi olarak nitelemek de oldukça sorunlu. Kendini tam olarak var edememiş bir dişiliğin hayvansı ve tuhaf bir morfolojiyle bütünleştiği nokta, tüm anlatıların temelinde yatan ve bu yaratıklara atfedilen tehlike algısını da doğruluyor. Üst vücudu neredeyse pornografik denebilecek bir gözle imgelenmiş bu yaratıklara atfedilmiş yarım dişilik halini sarmalayan tehlike çemberi epey düşündürücü.

Marjinal –suyun altında- ve yarım bir kadın bu denli korkutucuysa eğer… Ötesi tartışmaya açık.

Felç edilmiş bir kadın imgesi olarak algılandığında, denizkızlarına atfedilen tehlike halesi de oldukça ilginç…

Aşk Cumhuriyeti’ne dönersek… Fay ve Tom’un, yani romanın aşk arayışında olan ana karakterlerinin sorguladığı, savaştığı, itiştiği yegâne kavram; yalnızlık...

Yalnızlığın gölgesi koyu elbette… Küçük denizkızının seçimi ise iç burkucu…

Fay ve Tom’un yalnızlık karşısında seçimleri ise, belki de denizkızının seçiminden çok daha sarsıcı.

İçinde yaşadığımız çağda aşk ne anlama geliyor? Yalnızlık karşısında duyulan dehşetin bir tezahürü mü yoksa bellediğimiz, inandığımız, tükettiğimiz bir esrime halinin uzantısı mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder