23 Eylül 2014 Salı

Sanatçı

Nick Cave'in 20.000 Days on Earth'ü bugünlerde gösterime girdi, cuma notunu düşmüştük... Bu vesileyle, bu hafta boyunca 2009'dan, yazarın yirmi yıllık bir aradan sonra yazdığı Bunny Munro'nun Ölümü'nün ilk yayımlandığı günlerden kalma bir Nick Cave yazısından parçalar paylaşacağım - içinden geçen dizeleri şarkılara ait bağlantılarda bulabilirsiniz.

BUNNY MUNRO’NUN ÖLÜMÜ

“Sonum geldi” diye geçirir içinden Bunny Munro, yakında ölecek kimselere özgü, ani bir farkındalıkla…” Nick Cave’in Ve Eşek Meleği Gördü’nün ardından yirmi yıl sonra yazdığı Bunny Munro’nun Ölümü, bu sözlerle açılıyor ve ölümünün yakın olduğunun bilincinde olan ana karakter Bunny Munro’yu David Lynch filmlerini çağrıştıran bir döngü kıskacında son nefesine kadar takip ediyor. Komedi unsurlarının dehşetli ve karanlık öğelerle kaynaştığı roman; pervasızlığı, dehşeti ve sayfalarda beliriverecek gibi duran gözyaşı izleriyle sanatçının müziğine birebir benzerlikler de taşıyor.


Nick Cave’in Bunny Munro’nun Ölümü romanı, adında ve açılış cümlesinde de belirtildiği gibi kendi sonunun geldiğinin bilincinde olan bir adamı konu aldığı gibi, romanın sonunu da en başından duyuruyor bizlere. Bunny Munro, Brighton’da yaşayan bir pazarlamacı; işi kadınlara kozmetik ürünleri satmak. Onu seven ve ihanetleri karşısında günden güne çaresizleşen, akli dengesi pek de sağlam olmayan karısı ve akıllı mı akıllı, dokuz yaşındaki oğluyla, zihninde dönüp duran vajina odaklı fantezileri ve bacaklarının arasında uyanmaya her daim hazır bekleyen canavarla, ona karşı giderek daha sert bir ifade takınan bir dünyada sonunun geldiğini sezdiği andan ölümüne değin takip ettiğimiz serüveniyle karşımızda.
Nick Cave, İngiltere’de de ülkemizdeki gibi 3 Eylül’de yayımlanacak romanı yazmanın kendisi için neşe dolu bir deneyim olduğunu ve “eğlenceli” bir kitap yazmak üzere yola çıktığını belirtmiş. Kitabı değerlendiren, Trainspotting’in yazarı Irvine Welsh de ona katılıyor olmalı ki seksenli yıllardan hatırlayacağımız ünlü İngiliz komedyen Benny Hill’den izler olduğunu söylemiş romanda; Kafka ve Cormac McCarthy’yi es geçmeden elbette. İşin esası, romanın Cave’in müziğinden aşina olduğumuz tüm notaları barındırıyor olduğu – kendine has bir ironi ve espri anlayışı, bolca karanlık, coşku, hüzün ve yoğun bir dehşet.


Nick Cave şarkıları karakterleriyle kazınmıştır akıllara çoğu zaman; Henry Lee’den John Finn’e; Crow Jane’den Christina The Astonishing’e uzanan bir yelpazede. Bunny Munro, Cave’in şarkılarında bizlere tanıttığı karakterlere benzer nitelikler taşıyor ve bizlere söyleyecek çok şeyi var. Orta yaşın biraz üzerinde olduğunu tahmin ettiğimiz Bunny’nin hayata tahammül etmek ve kendini güçlü hissetmek için yegane silahı: vajina. Benny Hill benzetmesinden de anlayacağımız gibi, zihni erotik olasılıklarla dolu olan Bunny kadınları sever; kadınlar da onu – çoğu zaman. İsmi bile üremeye dair bir gönderme içerir. Nick Cave, Bookseller dergisine verdiği röportajda Bunny hakkında “erkek id’inin zincirlerinden boşalmış hali aslında,” diyor ve Bunny’nin pek çok erkekten farkının zihninde canlanan cinsel tepkimeleri fütursuzca dışa vurması olduğunu söylüyor. Cave, ana karakteri hakkında biraz da katı konuşuyor: “Bunny’nin hayal gücü son derece sınırlı. Cinselliğe dair kafasında canlanan yegane imge: vajina. Değişiklik istediğinde ancak bir ünlünün vajinasını hayal edebiliyor.” Romanda Bunny Munro’nun hayallerini özellikle Kylie Minoque ve Avril Lavigne’in cinsel organlarının süslediğini söylemeden geçmemeli – öyle ki Nick Cave, kitabın İngiltere baskısına bu iki sanatçıya “sevgi, saygı ve özür”lerini sunduğu bir not eklemiş.




(Yarın, devam...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder